ketebe2 |
~ Ar kataba كتب [#ktb faˁala ] yazdı |
|
keten |
~ Ar/Fa katān كتّان keten bitkisi ve bundan yapılan dokuma ≈ Aram kīttān/kittan כִיתָּן a.a. ≈ Akad kitūm/kitunnu a.a. ~? Sumer gada |
|
ketenpere |
~ Yun kátō péra κάτω πέρα öbür tarafın aşağısı, argoda göt < EYun kata+ péra πέρα karşı taraf, öte |
|
kethüda |
~ Fa kad-χudā كدخدا 1. ev sahibi, 2. ev işlerini idare eden kişi, Sasani devletinde köy yöneticisi § Fa kad/kade كد/كده ev (<< OFa kadag a.a. ≈ Ave kata- oda, hücre ) + Fa χudā خدا efendi, yönetici |
|
ketm |
~ Ar katm كَتم [#ktm faˁl msd.] susma < Ar katama كَتَم sustu |
|
keton |
[ Meydan-Larousse, 1969] ~ Alm Ketone kimyada bir hidrokarbon türevi < Alm Aketone aseton → aseton Not: Aseton Türkçeye Fransızcadan gelmiş iken, onun türevi olan keton 1933'ten sonra kimya fakültelerine hakim olan Alman ekolünün izini taşır. 25.06.2015 |
|
kettle |
~ İng kettle su kaynatma kazanı, bakraç, çaydanlık ~ Lat catillus [küç.] < Lat catinus a.a. |
|
ketum |
~ Ar katūm كتوم [#ktm faˁūl im.] susan, sır tutan < Ar katama كتم sustu |
|
kevaşe |
~? Ar ḳawwāda(t) قوّادة [#ḳwd mesl. fem.] fuhşa aracılık eden kadın |
|
kevgir |
~ Fa kafgīr كفگير süzgeç § Fa kaf كف köpük + Fa gīr گير tutan |
|
kevkeb |
~ Ar kawkab كوكب [#kkb fawˁal ] yıldız ~ Aram/İbr kawkāb, kawkbā כּוֹכָב a.a. |
|