kereste |
~ Fa karāste كراسته hazır, işe yarar, iş görür < Fa kardan yapmak, işlemek |
|
kerevet |
~ Yun kreváti κρεβάτι yatak, döşek, şilte << EYun krábbatos κράββaτος a.a. |
|
kerevit |
~ Yun karavída καραβίδα küçük istakoz veya büyük karides << EYun kārabís, karabid- καραβίς [küç.] a.a. < EYun kārabos κάραβος kabuklu kara veya deniz böceği |
|
kereviz |
~ Ar/Fa karafs كرفس kökü yenen bir sebze, apium graveolens ≈ OFa karafs a.a. ≈ Aram krepsā כרפסא a.a. |
|
kerh |
~ Ar karh كَرْه [#krh faˁl msd.] iğrenme, nefret < Ar kariha كَرِهَ iğrendi, nefret etti |
|
kerhane |
xayr-hane "genelev" [ Filippo Argenti, Regola del Parlare Turco, 1533] <<? TTü kira-hane كارخانه kiralık ev Not: Redhouse ve Ş. Sami'den bu yana yerleşik olan kabulün aksine Fa kārχāne ("işlik, fabrika") sözcüğü ile ilgili olmadığı düşünülmelidir. Benzer sözcükler: kerhaneci 27.02.2021 |
|
kerim |
~ Ar karīm كريم [#krm faˁīl sf.] yüce, büyük < Ar karuma كَرُمَ yüceldi |
|
kerime |
~ Ar karīma(t) كريمة [#krm faˁīlā(t) sf. fem.] yüce kadın, hanımefendi < Ar karīm كريم [sf.] büyük, yüce |
|
keriz |
~ Roma keriz كاريز oyun, oynamak |
|
kerkenez |
~ Yun/EYun kerχnēís κερχνηίς küçük bir yırtıcı kuş, cerchneis tinnuculus < EYun kérχnos κέρχνος cırlama, cırlak |
|
kerli ferli |
< Fa karr u farr كر و فر güç ve kuvvet § Fa karr كر kuvvet, celadet + Fa farr فر parıltı, ihtişam |
|