keratin |
~ Fr kératine boynuz ve tırnak hammaddesi < EYun kéras κέρας, κερατ- boynuz +in° |
|
kere |
~ Ar karra(t) كرّة [#krr faˁla(t) mr.] tekrar, defa < Ar karra كَرَّ geri geldi, yineledi |
|
kerem |
~ Ar karam كرم [#krm faˁal msd.] yücelme, yücelik, cömertlik < Ar karuma كرُم yüceldi |
|
kereste |
~ Fa karāste كراسته hazır, işe yarar, iş görür < Fa kardan yapmak, işlemek |
|
kerevet |
~ Yun kreváti κρεβάτι yatak, döşek, şilte << EYun krábbatos κράββaτος a.a. |
|
kerevit |
[ Danişmend-Name, 1360] ~ Yun karavída καραβίδα küçük istakoz veya büyük karides << EYun kārabís, karabid- καραβίς [küç.] a.a. < EYun kārabos κάραβος kabuklu kara veya deniz böceği Not: Karş. İng crab < Nor krebit "yengeç". Benzer sözcükler: karavida 07.09.2015 |
|
kereviz |
~ Ar/Fa karafs كرفس kökü yenen bir sebze, apium graveolens ≈ OFa karafs a.a. ≈ Aram krepsā כרפסא a.a. |
|
kerh |
~ Ar karh كَرْه [#krh faˁl msd.] iğrenme, nefret < Ar kariha كَرِهَ iğrendi, nefret etti |
|
kerhane |
<<? TTü kira-hane كارخانه kiralık ev |
|
kerim |
~ Ar karīm كريم [#krm faˁīl sf.] yüce, büyük < Ar karuma كَرُمَ yüceldi |
|
kerime |
~ Ar karīma(t) كريمة [#krm faˁīlā(t) sf. fem.] yüce kadın, hanımefendi < Ar karīm كريم [sf.] büyük, yüce |
|