keme |
~ Ar kamˀa(t) كمأة mantar, özellikle domalan, trüf ≈ Akad kamˀatum mantar |
|
kemençe |
~ Fa kamānçe كمانچه [küç.] ok atmak için kullanılan bir tür kısa yay < Fa kamān yay +ça3 |
|
kement |
~ Fa kamand كمند çekince daralan düğüm, ilmik < Fa kamīdan كميدن küçülmek +and < Fa kam كم küçük |
|
kemer |
~ Fa/OFa kamar كَمَر 1. kuşak, 2. mimaride kemer veya kubbe ~ Ave kamarā- kuşak |
|
kemik |
<< ETü kemrük kemirilen şey, kemik < ETü kemür- kemirmek, kıtırdatmak +Uk |
|
kemir|mek |
ETü: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] << ETü kemür- kemirmek Benzer sözcükler: kemirgen, kemirilmek, kemirtmek Bu maddeye gönderenler: kemik 17.03.2015 |
|
kemiyet |
~ Ar kammiyya(t) كمّيّة [#kmm y. msd.] miktar, nicelik < Ar kamm كمّ ne kadar +īya(t)2 |
|
kemoterapi |
~ İng chemotherapy kimyasal tedavi ☼ (İlk kullanım: 1907 Paul Ehrlich, Alm. biyokimyacı.) § EYun χēmía χημία kimya + EYun therapeía θεραπεία tedavi |
|
kenar |
~ Fa kanār/kirān كَِنار kıyı, çevre << OFa kanār/karān a.a. ≈ Ave karan- a.a. |
|
kendi |
<< ETü kentü kendi |
|
kendir |
~? Sans gāndhāra गान्धार 1. Hindistan'da bir ülke, bugün Afganistan'da Kandahar bölgesi, 2. kenevir bitkisinin uçları < Sans gandh- गन्ध् sivri, diken, batmak |
|