kelime |
~ Ar kalima(t) كلمة [#klm faˁila(t) ] söylenen şey, söz < Ar kalama كَلَمَ söyledi |
|
kelle |
~ Fa kalle كلّه kafanın üst kısmı, kuru kafa |
|
kelli |
<< TTü gayri |
|
kelp |
~ İng kelp soda elde etmek için yakılan bir tür deniz yosunu << Eİng culp/culpe a.a. ~ ? |
|
kelter |
~ Yun kalathárion καλαθάριον [küç.] bir tür hasır sepet, küfe < EYun kálathos κάλαθος alt kısmı dar olan hasır sepet +arion ~? Mıs krḥt a.a. (Kaynak: Rosol sf. 176) |
|
kem |
ETü: [ Uygurca metinler, <1000] << ETü kem hastalık, terslik ≈ Fa kam كَم eksik, aşağı, hor Not: Farsça sözcük ile Türkçe arasındaki etimolojik ilişki açık değildir. 02.06.2015 |
|
kem küm |
: onom mütereddit konuşma sesi |
|
kemal |
~ Ar kamāl كمال [#kml faˁāl msd.] tam ve olgun olma, olgunluk, kusursuzluk, mükemmellik < Ar kamala كَمَلَ tam ve bütün idi, olgunlaştı, erdi |
|
keman |
~ Fa/OFa kamān كمان eğri, yay |
|
kemane |
~ Fa kamāne كمانه yaya benzer nesne < Fa kamān yay +a |
|
kemankeş |
~ Fa kamān-kaş كمان كش yay çeken, okçu |
|