kayyum |
~ Ar ḳayyūm قيّوم [#ḳwm] ebedi, kalıcı, Allah'ın bir sıfatı ~ Aram ḳayyūm, ḳayyūmā קיּוּם 1. varlık, varoluş, 2. saklama, muhafaza etme, berkitme (Kaynak: Jastrow sf. 1356, Jeffery sf. 245.)< Aram ḳym durma, var olma, kesin olma |
|
kaz |
<< ETü kāz yabani ve evcil bir kuş, kaz ≈? HAvr *ǵʰh₂éns (*ǵʰáns) a.a. |
|
kaz|mak |
<< ETü kaz- eşmek, kazmak |
|
kaza |
~ Ar ḳaḍāˀ قضاء [#ḳḍy faˁal msd.] 1. yargılama, yargı, 2. özellikle tanrısal yargı, kader < Ar ḳaḍā قَضَا zorunlu kıldı, hükmetti, yargıladı |
|
kazak1 |
<< OTü kazak 1. başıboş, avare, serseri, 2. bir kavim adı |
|
kazak2 |
[ TDK, Türkçe Sözlük, 1. Baskı, 1945] ~ Fr casaque Ruslara özgü düğmesiz kısa yün giysi ~ İt casacca a.a. < İt Casacco Kazak, Güney Rusya akıncıları < TTü kazak akıncı → kazak1 18.11.2013 |
|
kazamat |
~ Fr/İng casemate 1. kale suru içinde kemerli ve korunaklı oda, 2. harp gemilerinde topların yerleştirildiği zırhlı yuva ~ İt casamatta a.a. <? İt/Lat casa ev, yuva |
|
kazan |
<< OTü kazğan büyük bakır kap ≈ ETü kazġan kazılmış yer, çukur, hendek < ETü kaz- oymak +(g)An |
|
kazan|mak |
<< ETü kazġan- elde etmek, kazanmak (<? ETü kazıġ toprak kazılarak elde edilmiş mal +(g)An- ) < ETü kaz- kazmak +I(g) |
|
kazara |
~ Fa ḳażārā قضارا kazaya, kaza ile < Ar ḳaḍāˀ قضاء (tanrısal) yargı |
|
kazaska |
~ Rus kazáska Kazak kızı, Kazak dansı < öz Kazak Güney Rusya akıncılarına verilen ad |
|