kazara |
~ Fa ḳażārā قضارا kazaya, kaza ile < Ar ḳaḍāˀ قضاء (tanrısal) yargı |
|
kazaska |
~ Rus kazáska Kazak kızı, Kazak dansı < öz Kazak Güney Rusya akıncılarına verilen ad |
|
kazasker |
~ Ar ḳāḍi'l-ˁaskar قاض العسكر ordu yargıcı |
|
kazaz |
~ Ar ḳazzāz قزّاز [#ḳzz faˁˁāl mesl.] ipek tüccarı < Ar ḳazz قَزّ çiğ ipek ≈ Fa ḳaz قز a.a. |
|
kazı|mak |
<< ETü kazı- tırmalamak, eşelemek ≈? ETü kaz- eşmek |
|
kazık |
ETü: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] << ETü kazġuk/kazŋuk direk, kazık < ETü kaz-/kazın- hayvanı sağlam bir yere bağlamak +(g)Uk → kaz- Not: Kaz- fiiliyle anlam bağı muğlaktır. Tezcan'a göre ayrı bir kaz- fiili sözkonusu olabilir. Karş. Moğ ġaçuġu "kazık, direk" < ġaçu- "dikilmek, diremek". Benzer sözcükler: kazık marka, kazıklamak, kazıklı humma 01.02.2020 |
|
kâzip |
~ Ar kāḏib كاذب [#kḏb fāˁil fa.] yalancı < Ar kaḏaba كذب yalan söyledi, aldattı |
|
kaziye |
~ Ar ḳaḍīya(t) قضيّة [#ḳḍy faˁīla(t) sf. fem.] dava, iddia, mesele, mantıkta önerme < Ar ḳaḍā قضا yargıladı |
|
kazuistik |
~ Fr casuistique 1. tekil vakaları inceleyerek genelleme yöntemi, 2. ayrıntıya boğulma ~ YLat casuistica «vakacılık», (Katolik teolojisinde) zor vakalar karşısında vicdanen doğru olan davranışı belirleme yöntemi < OLat casus vaka, hadise +ist° ≈ Lat casus [pp.] 1. düşüş, 2. şans, tesadüf < Lat cadere düşmek +()t° |
|
kazulet |
<< Ar ḳāḏūra(t) murdar (kadın) |
|
kazurat |
~ Ar ḳāḏūrāt قاذورات [#ḳḏr çoğ.] pislikler < Ar ḳāḏūr قاذور [fāˁūl t.] murdar, insandan kaçan (kişi, özellikle kadın) +āt < Ar ḳaḏara قذر murdar idi, pislendi |
|