kaymakam |
~ Ar ḳāˀim maḳām قائم مقام (birinin) yerinde duran, makam sahibi |
|
kayme |
~ Ar ḳāˀima(t) قائمة [#ḳwm fāˁila(t) fa. fem.] bir şeyin yerine geçen, kaim olan şey |
|
kayna|mak |
<< ETü kaña- 1. (su) galeyan etmek, 2. (metal) erimek < ETü kañ su fışkıran yer, kaynak +(g)A- |
|
kaynak |
< TTü kayna- +Uk |
|
kaynana |
|
|
kaypak |
TTü: [ Merkez Efendizâde, Bâbûsu'l-Vâsıt, 1555] < TTü kayp- kaymak, kaçmak +(g)Ak <? TTü kay- a.a. → kay- Not: TTü ve Kıpçakçada görülen kayp- biçimi, TTü kayk- "bir yana eğilmek" fiilinin varyantı olabilir. Anadolu ağızlarında kaypancak/gaypancak "kaygan yer", kaypıt-/gaypıt- "altına kaçırmak" görülür. Benzer sözcükler: kaypancak, kaypıtmak 04.10.2017 |
|
kayra |
< TTü kayır- +A |
|
kayrak |
<< ETü kadrak kıvrım, büklüm, özellikle büklümlü kaya < ETü kat/katığ büklüm, kat |
|
kayser |
~ Ar ḳayṣār قيصار Rum hükümdarı ~ OYun kaîsar καῖσαρ a.a. ~ Lat caesar 1. kesik, 2. imparatorluk sıfatlarından biri < öz C. Julius Caesar Romalı devlet adamı, Sezar (MÖ 100-44) < Lat caedere, caes- kesmek, kırmak |
|
kaytan |
<? TTü kayt- döndürmek +(g)An < ETü kay- dönmek |
|
kaytar|mak |
<< ETü *kadtar- döndürmek, geri vermek < ETü kadıt- dönmek +Ar- |
|