kayıp |
~ Ar ġayb غَيْب [#ġyb faˁl msd.] kaybolma, yitme < Ar ġāba غَابَ yok idi, kayıp idi, kayboldu |
|
kayır|mak |
<< ETü kadġur- kaygılanmak, ilgilenmek < ETü *kad- dönmek, yönelmek +(g)Ur- |
|
kayısı |
~ Ar ḳaysī قَيْسِى [#ḳys] zerdalinin iyi ve iri cinsi < Ar ḳays قيس kıyaslama, ölçme +ī |
|
kayış |
<< ETü koġuş tabaklanmış? deri ≈? ETü koġuş içi boş şey, oyuk |
|
kayıt |
~ Ar ḳayd قَيْد [#ḳyd faˁl msd.] 1. bağlama, (mec.) yazıya bağlama, 2. bağ, ayak bağı, 3. koşul, 4. yazıya bağlanmış belge < Ar ḳāda قَادَ bağladı |
|
kaykay |
[ Milliyet - gazete, 1979] → kay- 11.01.2016 |
|
kaykıl|mak |
< TTü kayık- dönmek, sapmak +Il- < ETü kay- dönmek +ik° |
|
kaymak |
≈ ETü kañak/kayak kaynayan sütün üstünde oluşan tabaka < ETü kaña- kaynamak +(A)mAk |
|
kaymakam |
~ Ar ḳāˀim maḳām قائم مقام (birinin) yerinde duran, makam sahibi |
|
kayme |
~ Ar ḳāˀima(t) قائمة [#ḳwm fāˁila(t) fa. fem.] bir şeyin yerine geçen, kaim olan şey |
|
kayna|mak |
<< ETü kaña- 1. (su) galeyan etmek, 2. (metal) erimek < ETü kañ su fışkıran yer, kaynak +(g)A- |
|