kançılarya |
~ İt cancelleria mabeyn, sekretarya < Lat cancellarius 1. mahkemede hakimleri halktan ayıran parmaklığın önünde duran görevli, 2. kapı bekçisi, kapıcı < Lat cancelli parmaklık +ari° < Lat canna çubuk, kargı, kamış +ell° |
|
kandidiyazis |
~ İng candidiasis ciltte beyaz leke şeklinde beliren mantar hastalığı, pamukçuk < Lat candidus beyaz < Lat candēre ışımak +id° |
|
kandil |
~ Ar ḳandīl قنديل [#ḳndl q.] mum, kandil ~ Aram ḳandīlā קנדילא a.a. ~ Lat candēla a.a. < Lat candēre ışımak, parlamak, yanmak |
|
kangal1 |
~ Yun kanχáli καγχάλι ip halkası, kıvrılmış küme << EYun kánχalos κάγχαλος halka, halka şeklinde kapı tokmağı |
|
kangal2 |
< öz Kangal Sivas'ın bir ilçesi <? öz Kaŋlı bir Türk aşireti |
|
kangren |
[ Ahmed Vefik Paşa, Lehce-ı Osmani, 1876] ~ Fr gangrène doku çürümesi ~ EYun gángraina γάγγραινα a.a., buruşma, posaya dönme Benzer sözcükler: gangren, kankıran 19.06.2015 |
|
kanguru |
~ İng kangaroo ☼ (İlk kullanım: 1770 James Cook, İng. kâşif.) ~? Avustral |
|
kanı |
< TTü kan- +I(g) |
|
kanıksa|mak |
< TTü kanık kanmış +sA- |
|
kanırt|mak |
< ETü koŋur- sökmek, koparmak +It- |
|
kanıt |
< TTü kan- +Ut |
|