kanalizasyon |
~ Fr canalisation kanal açma, yönlendirme < Fr canaliser kanal açmak, yönlendirmek +(t)ion < Fr canal su yolu +ise- |
|
kanape |
~ Fr canapé 1. sırtlıklı yatak, 2. bir tür sandviç << Lat conopeum/canopeum cibinlik, cibinlikli veya perdeli yatak ~ EYun kōnōpeîon κωνωπεῖον cibinlik < EYun kōnōps κώνωψ tatarcık +ion |
|
kanara |
~ Ar ḳannāra(t) قنّارة mezbaha, salhane; kasap çengeli (Kaynak: Muarrab sf. 120, Fraenkel sf. 258, Men sf. 3765) |
|
kanarya |
~ İt/İsp canario Kanarya adalarına özgü bir kuş < öz Canaria Atlantik'te bir ada < Lat insula Canaria Köpek Adası < Lat canis köpek |
|
kanasta |
~ İsp cañasta 1. hasır sepet, 2. bir iskambil oyunu ~ EYun kánastron κάναστρον hasır sepet < EYun kánna κάννα kamış, kargı |
|
kanat | ||
kanaviçe |
~ İt canavaccio kenevir dokuma, çuval bezi << OLat cannabaceus a.a. < Lat cannabis kenevir ~ EYun kánnabis κάνναβις a.a. |
|
kanca1 |
~ İt gancio kıvrık uç, çengel ≈ Katalan gancho a.a. ~? Kelt |
|
kanca2 |
<< ETü kança nasıl, hangi surette, nereye < ETü kañu hani, hangi +çA2 |
|
kancık |
~ Sogd kançīk [küç.] genç kız ≈ OFa kanīçag [küç.] a.a. ≈ Ave kainyikā a.a. ≈ Sans kanyā́ कन्या a.a. < HAvr *ken- yeni, taze |
|
kançılarya |
~ İt cancelleria mabeyn, sekretarya < Lat cancellarius 1. mahkemede hakimleri halktan ayıran parmaklığın önünde duran görevli, 2. kapı bekçisi, kapıcı < Lat cancelli parmaklık +ari° < Lat canna çubuk, kargı, kamış +ell° |
|