kama |
<< TTü kakma çivi, özellikle küt başlı çivi |
|
kamara |
~ İt camara/camera oda ~ Lat camara/camera a.a. ~ EYun kamára καμάρα kemer, tonoz, tonozlu veya kubbeli taş oda ~ EFa kamarā kemer, tonoz |
|
kamarot |
~ İt camerotto 1. gemilerde gözaltı hücresi, 2. gemi yamağı (Kaynak: LF sf. §144.)< İt camera oda |
|
kamaş|mak |
<< ETü kamaş- göz veya diş kamaşmak < ETü kama- kamaşmak, körelmek +Iş- |
|
kambiyo |
~ İt cambio [dev.] her tür değişim, değiştirme, değiştokuş etme < OLat cambiare değiştokuş etmek ~? Kelt *kamb- |
|
kambur | ||
kamçı |
<< ETü kamçı dövme aleti, at penisi <<? ETü *kamışġı < ETü kam- öldüresiye dövmek |
|
kamelya |
~ YLat camellia bir çiçek cinsi ☼ (İlk kullanım: 1753 Linnaeus, İsv. botanikçi.) < öz Josef Kamel Filipinlerin bitki örtüsünü inceleyen Alman asıllı Jezüit rahibi (1661-1706) |
|
kameo |
~ İng cameo 1. farklı renkte iki tabaka kıymetli taş üzerine yapılan minyatür portre, 2. bir edebi eser veya sinemada, eserin bütünü içinde küçük yer tutan minyatür karakter rolü ~ İt cameo 1. a.a. ~ OLat cammeus a.a. (Kaynak: DuCL sf. 3:54) |
|
kamer |
~ Ar ḳamar قمر [#ḳmr faˁal ] ay |
|
kamera |
~ İng camera fotoğraf veya film makinası < Lat camera obscura «karanlık oda», bir delik ve mercek yardımıyla nesnelerin görüntüsünü yansıtan cihaz < Lat camera oda ~ EYun kámara κάμαρα a.a. |
|