kakım |
~ Ar/Fa ḳāḳum قاقم sansar cinsinden kürkü değerli bir hayvan, mustela erminea << OFa kākum a.a. |
|
kakır |
: onom kuru şey sesi |
|
kaknem |
~ Erm kaknem քաքնեմ sıçayım (şimdiki zaman birinci tekil şahıs dilek kipi) < Erm kak- քաք sıçmak |
|
kaknüs |
~ Ar/Fa ḳaḳnūs kendi küllerinden doğan efsane kuşu ~ Süry ḳūḳnus kuğu kuşu ~ EYun kýknos κύκνος a.a. |
|
kakofoni |
~ Fr cacophonie ses uyumsuzluğu, gürültü ~ EYun kakophonía κακοφονία § EYun kakós κακός kötü + EYun phonḗ φονή ses |
|
kaktüs |
[ Şemseddin Sami, Kamusü'l A'lâm, 1896] ~ Fr cactus dikenli bir bitki sınıfı ~ YLat cactus a.a. ☼ (İlk kullanım: Linnaeus, İsv. botanist (1707-1778).) ~ EYun káktos κάκτος deve dikeni Not: Yunanca aslından farklı bir bitki sınıfını adlandırmak için kullanılmıştır. 11.05.2020 |
|
kakule |
~ Ar ḳāḳulla(t) قاقلّة Güney Asya'ya özgü bir baharat, elettaria cardamomum ~ Aram ḳāḳūlā קקולא a.a. ~ Akad ḳāḳullu a.a. |
|
kâkül |
≈ Fa kākul كاكل Moğolların ve bazı Türklerin başın tepesinde bıraktıkları uzun saç tutamı, perçem ~ Moğ kökül/kekül at yelesi, kuş ibiği, uzun saç tutamı |
|
kal|mak |
<< ETü kal- konulmak, bırakılmak, baki olmak < ETü ka- koymak +Il- |
|
kalabalık |
< Ar ġalaba(t) غلبة sayıca çok veya üstün olma, çokluk, kalabalık |
|
kalafat |
~ OYun kalafátizō καλαφάτιζω gemi tahtaları arasına paçavra sıkıştırarak ziftlemek (6. yy) ≈ Ar ḳalafaṭ/calfaṭa(t) قلفط/جلفط [#ḳlfṭ/clft] a.a. ≈ Aram ḳəlāphtā/ḳəlaphtā קלפתא/קלפתא kabuk, zarf, tahılın kepeği ≈ Aram ḳəlāphā קלפא soymuk, meyve kabuğu, balık pulu |
|