kafa |
~ Ar ḳafā قفا [#ḳfw] başın arka tarafı, ense; genel anlamda baş ≈ Ar ḳafā قفا ardından gitti, izledi |
|
kafadar |
|
|
kafe |
~ Fr café 1. kahve, 2. kahve içilen yer, kahvehane ~ TTü kahve |
|
kafein |
~ Fr caféine kahvede bulunan uyarıcı madde ~ Alm Kaffein a.a. ☼ (İlk kullanım: 1830 F.F. Runge, Alm. kimyacı (1795-1867).) < Alm Kaffee kahve +in° ~ TTü kahve |
|
kafes |
~ Ar ḳafaṣ قفص [#ḳfṣ] hasır örgü sepet veya hayvan kafesi ~ Aram ḳaphəṣā קַפְצָה kutu, sandık (Kaynak: Jastrow sf. 1403.)~ Lat capsa a.a. |
|
kafeterya |
[ Resmi Gazete, 1954] ~ İng cafeteria kahvehane, ayaküstü yemek yenen yer ~ İsp cafeteria kahve dükkânı < İsp café kahve ~ TTü kahve → kahve Not: 19. yy ortalarında Meksika İspanyolcasından Amerikan İngilizcesine alınmış bir sözcüktür. Türkiye'de en erken 1959'da inşa edilen Büyük Ankara Oteli'nin kafeteryası duyulmuştur. 16.08.2017 |
|
kâffe |
~ Ar kāffa(t) كافّة [#kff fāˁila(t) fa. fem.] tümü, hepsi ≈ Aram kaph [#kp] avuç, kepçe ≈ Aram kəphaph bükmek, yuvarlamak |
|
kâfi |
~ Ar kāfi كَافٍ [#kfw fāˁil fa.] yeten, yeterli < Ar kafā كَفَا yetti |
|
kafile |
~ Ar ḳāfila(t) قافلة [#ḳfl fāˁila(t) fa. fem.] kervan, konvoy |
|
kâfir |
~ Ar kāfir كافر [#kfr fāˁil fa.] dinsiz <? Ar kafara كفر örttü, inkâr etti |
|
kafiye |
~ Ar ḳāfiya(t) قافيّة [#ḳfw fāˁila(t) fa. fem.] beyit, şiirde kafiye < Ar ḳafā قفو peşinden gitti, izledi |
|