kıyı |
<< ETü kıdıġ kenar < ETü kıd- kesmek +I(g) |
|
kıyma |
< ETü kıy- +mA |
|
kıymet |
~ Ar ḳīma(t) قِيْمة [#ḳwm fiˁla(t) mr.] değer, nicelik < Ar ḳāma قَامَ durdu, kıvamlı idi, değerli idi |
|
kıymık |
(≈? ETü kıyık/kıyuk kıyılmış şey, yonga ) < ETü kıy- +mUk |
|
kıytırık |
<? TTü kıy- +tUr- |
|
kız |
ETü: [ Orhun Yazıtları, 735] << ETü kız 1. kıt, nadir, 2. cimri, 3. yetişkin olmayan dişi, bakire Not: ETü sözcük "cömert, bol" kavramının zıddı ve kıs- fiilinin eşdeğer sıfatıdır. "Evlenmemiş dişi, bakire" anlamı muhtemelen "bereketsiz" fikrinden türemiştir. Benzer sözcükler: ev kızı, kız arkadaş, kız kardeş, kızlık zarı Bu maddeye gönderenler: kıs- (kısa, kısıt, kıskaç, kıstak), kısır1 (kısrak), kıskan-, kıt (gıdım gıdım), kızoğlan kız, telekız 23.03.2015 |
|
kız|mak |
<< ETü kız- kızarmak ≈ ETü kıd- kan dökmek, kıymak |
|
kızak |
<< OTü-KT kızak buzda kayma aracı |
|
kızamık |
<< ETü kızlamuk «kızıl benek», bir hastalık < ETü kızıl +mUk |
|
kızan |
< TTü kız- kızışmak, çiftleşme istemek +(g)An |
|
kızar|mak |
<< ETü kızar- kırmızı olmak < ETü *kız/*kızıġ kan rengi +Ar- |
|