kıvam |
~ Ar ḳiwām قوام [#ḳwm fiˁāl msd.] bir arada durma, mukavemet, konsistans < Ar ḳāma قام durdu |
|
kıvan|mak |
< ETü kıb kut, saadet, baht +(g)An- |
|
kıvanç |
< TTü kıvan- +(In)ç |
|
kıvılcım |
< TTü kığılça- kıvılcımlanmak +Im < onom kığıl kığıl kıvılcımlanma anlatan söz |
|
kıvır|mak |
< OTü kıvur- bükmek, burmak |
|
kıvırcık | ||
kıvrak |
<< OTü-KT kıvrak kıvrık, kıvırcık < OTü kıvur- bükmek, buruşturmak, kıvırmak +(g)Ak |
|
kıvran|mak |
< TTü kıvra- kıvrılmak, buruşmak +In- |
|
kıy|mak |
<< ETü kıy- (bıçak veya başka aletle) kesmek, bedensel ceza vermek << ETü kıd- kesmek |
|
kıyafet |
~ Ar ḳiyāfa(t) قيافة [#ḳyf fiˁāla(t) msd.] 1. kılık, dış görünüm, 2. kişinin görüntüsünden hangi aile veya aşirete mensup olduğunu anlama ilmi, 3. bir kavim veya aşirete özgü giyim tarzı |
|
kıyak |
< ETü kıy- +(g)Ak |
|