kındıra |
< OYun kanthēlē κανθήλη bir tür hasır otu << EYun kalamanthēlē καλαμανθήλη püskül kamışı, a.a. § EYun kálamos κάλαμος kamış + EYun anthēlē ανθήλη püskül |
|
kınnap |
~ Ar ḳinnab قنّب [#ḳnb] kenevir ≈ Aram ḳanabbīs קַנבׅיס a.a. ≈ Akad qunnabtu a.a. |
|
kıpır |
: onom kıpıl/kıpır durduğu yerde devinme sesi |
|
kıpti |
~ Ar ḳibṭī قبطى Mısır yerlisi ~ EYun aigýptios αιγύπτιος Mısırlı < öz Aigyptos Aιγύπτος Mısır ~ Mıs |
|
kır |
<< ETü kır dağ |
|
kır|mak |
ETü: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] << ETü kır- kazmak, kazımak < ETü kıy- +(g)Ur- → kıy- Not: Kaşgarî'deki tek ve şüpheli örnek dışında ETü kaydı ve türevleri yoktur. ETü kıy-/%ikıı- "bıçakla kesmek, kan dökmek" fiilinden 11. yy dolayında türetilmiş derivatif bir biçim olduğu kabul edilebilir. Benzer sözcükler: çıtkırıldım, kıran kırana, kırdırmak, kırgın, kırık, kırıklık, kırılmak, kırılgan, kırım, kırıntı, kırıp dökmek, kırma 22.03.2019 |
|
kıraat |
~ Ar ḳirāˀa(t) قرأة [#ḳrA fiˁāla(t) msd.] okuma < Ar ḳaraˀa قرأ okudu ~ Aram ḳərā קרא [#ḳry] 1. çağırma, seslenme, 2. okuma, özellikle kutsal kitap okuma, kıraat etme |
|
kıraç |
<? TTü kır |
|
kırağı |
<< ETü kıraġu kırağı ≈ Moğ kiragu a.a. |
|
kıran1 |
< ETü kır- 1. kesmek, 2. öldürmek, katliam etmek +(g)An |
|
kıran2 |
<< TTü kıraŋ kenar, kıyı <? TTü kır- |
|