küsuf |
~ Ar kusūf كسوف [#ksf fuˁūl msd.] güneş tutulması < Ar kasafa كَسَفَ kesmek, güneş tutulmak |
|
küsur |
~ Ar kusūr كسور [#ksr fuˁūl çoğ.] kırıklar, aritmetikte kesirler < Ar kasr كسر [t.] kırık, kırıntı |
|
küşat |
~ Fa guşād گشاد açma, açış, açılış < Fa guşādan گشادن açmak << OFa vişatan a.a. |
|
küşayiş |
~ Fa guşāyiş گشايش açıklık < Fa guşādan, guşā- گشادن, گشا açmak +iş << OFa vişātan, vişā- a.a. << İr vi+ ? |
|
küşleme |
~ ? |
|
küt1 |
"kör, keskin olmayan" [ Ali Bey terc., Kitab-ı Mukaddes, 1665] ~ Fa kund كند yuvarlak, top gibi, keskin ve sivri zıddı → kunt Not: Muhtemelen küt2 onomatopesiyle birleştirilmiştir. 23.09.2017 |
|
küt2 |
: onom sert vurma sesi |
|
küt3 böreği |
<< TTü Kürt böreği kızartma yufka ve pudra şekeri ile yapılan bir börek |
|
kütikül |
~ Fr cuticule / İng cuticle dericik, yaprak zarı, tırnak dibi derisi ~ Lat cuticulus [küç.] dericik < Lat cutis deri +icul° |
|
kütle |
~ Ar kutla(t) كتلة [#ktl fuˁla(t) mr.] yığın, küme < Ar katala كتل yığdı |
|
kütük |
~ OYun kōdikos κώδικος 1. ağaç gövdesi, tomruk, 2. büyük defter, yasa külliyatı ~ Lat cōdex, cōdic- a.a. |
|