istintak |
~ Ar istinṭāḳ إستنطاق [#nṭḳ istifˁāl X msd.] konuşturma < Ar naṭaḳa نطق konuştu |
|
istirahat |
~ Ar istirāḥa(t) إستراحة [#rwḥ istifˁāla(t) X msd.] soluk alma, dinlenme < Ar rāḥa رَاحَ soluk aldı |
|
istirdat |
~ Ar istirdād إسترداد [#rdd istifˁāl X msd.] geri isteme, geri alma < Ar radda ردّ geri çevirdi |
|
istirham |
~ Ar istirḥām إسترحام [#rḥm istifˁāl X msd.] merhamet dileme, rica etme < Ar raḥima رحم merhamet etti |
|
istiridye |
~ Yun strídia στρείδια [çoğ.] < Yun strídion στρείδιον «kemik gibi şey», deniz kabuklusu << EYun óstreion όστρειον [küç.] a.a. ≈ EYun ostéon οστέον kemik +ion << HAvr *h₃ésth₁ (*óst) kemik veya kemiğe benzer kabuk |
|
istiskal |
[ Meninski, Thesaurus, 1680] ~ Ar istiṯḳāl إستثقال [#s̠ḳl istifˁāl X msd.] ağır bulma, yüksünme, bir sözü hakaret sayma < Ar ṯaḳula ثقل ağır idi → sıklet Not: Tü yüksünme sözcüğünün tam karşılığıdır. Anlamı esasen edilgen olduğu halde, günümüzde etken anlamda kullanılır. 04.12.2014 |
|
istismar |
~ Ar *istiṯmār إستثمار [#s̠mr istifˁāl X msd.] < Ar ṯamara ثمر ürün verdi, fayda sağladı |
|
istisna |
~ Ar istiṯnāˀ إستثناء [#s̠ny istifˁāl X msd.] gittiği yönün zıddına dönme, bir yemin veya sözleşmeyi geçersiz kılacak şart ileri sürme, genel kurala aykırı olma < Ar ṯanā ثنا ikiledi, katladı |
|
istişare |
~ Ar istişāra(t) إستشارة [#şwr istifˁāla(t) X msd.] danışma, görüş sorma < Ar şāra سَارَ gösterdi, işaret etti |
|
istitrat |
~ Ar istiṭrād إستطراد [#ṭrd istifˁāl X msd.] konudan sapma < Ar ṭarada uzaklaştırdı |
|
istiva |
~ Ar istiwā إستوا [#swy iftiˁāl VIII msd.] eşitleme, denkleştirme < Ar sawiya سَوِىَ denk idi |
|