istinat |
~ Ar istinād إستناد [#snd iftiˁāl VIII msd.] dayanma, dayanak alma < Ar sanada سند dayandı |
|
istinkâf |
~ Ar istinkāf إستنكاف [#nkf istifˁāl X msd.] utanarak veya küçümseyerek bir şeyden yüz çevirme, kaçınma, reddetme < Ar nakafa نكف küçümsedi, reddetti |
|
istinsah |
~ Ar istinsāχ إستنساخ [#nsχ istifˁāl X msd.] belge veya kitabı kopyalama, nüsha çıkarma < Ar nasaχa نسخ kopyaladı, temize çekti |
|
istintak |
~ Ar istinṭāḳ إستنطاق [#nṭḳ istifˁāl X msd.] konuşturma < Ar naṭaḳa نطق konuştu |
|
istirahat |
~ Ar istirāḥa(t) إستراحة [#rwḥ istifˁāla(t) X msd.] soluk alma, dinlenme < Ar rāḥa رَاحَ soluk aldı |
|
istirdat | ||
istirham |
~ Ar istirḥām إسترحام [#rḥm istifˁāl X msd.] merhamet dileme, rica etme < Ar raḥima رحم merhamet etti |
|
istiridye |
~ Yun strídia στρείδια [çoğ.] < Yun strídion στρείδιον «kemik gibi şey», deniz kabuklusu << EYun óstreion όστρειον [küç.] a.a. ≈ EYun ostéon οστέον kemik +ion << HAvr *h₃ésth₁ (*óst) kemik veya kemiğe benzer kabuk |
|
istiskal |
~ Ar istiṯḳāl إستثقال [#s̠ḳl istifˁāl X msd.] ağır bulma, yüksünme, bir sözü hakaret sayma < Ar ṯaḳula ثقل ağır idi |
|
istismar |
~ Ar *istiṯmār إستثمار [#s̠mr istifˁāl X msd.] < Ar ṯamara ثمر ürün verdi, fayda sağladı |
|
istisna |
~ Ar istiṯnāˀ إستثناء [#s̠ny istifˁāl X msd.] gittiği yönün zıddına dönme, bir yemin veya sözleşmeyi geçersiz kılacak şart ileri sürme, genel kurala aykırı olma < Ar ṯanā ثنا ikiledi, katladı |
|