ihkak |
~ Ar iḥḳāḳ إحقاق [#ḥḳḳ ifˁāl IV msd.] doğrusunu bulma, doğruyu yapma < Ar ḥaḳḳa حَقّ doğru idi |
|
ihlal |
~ Ar iχlāl إخلال [#χll ifˁāl IV msd.] karıştırma, bulandırma, halel getirme < Ar χalla خَلَّ bozdu, hasar verdi |
|
ihlas |
~ Ar iχlāṣ إخلاص [#χlṣ ifˁāl IV msd.] 1. kurtarma, kurtuluş, 2. samimiyet, doğruluk < Ar χalaṣa خَلَصَ arındı, kurtuldu |
|
ihmal |
~ Ar ihmāl إهمال [#hml ifˁāl IV msd.] kendi haline bırakma, boş verme < Ar hamal هَمَل kendi başına bırakılmış (deve veya davar) |
|
ihraç |
~ Ar iχrāc إخراج [#χrc ifˁāl IV msd.] çıkarma, harice atma < Ar χaraca خرج çıktı |
|
ihram |
[ anon., Mukaddimetü'l-Edeb terc., y. 1300] ~ Ar iḥrām إحرام [#ḥrm ifˁāl IV msd.] 1. yasaklama, 2. yasak yere veya hareme girme, özellikle hac esnasında harem-i şerife girme, 3. hac giysisi < Ar ḥarama حَرَمَ yasakladı → harem Benzer sözcükler: ehram Bu maddeye gönderenler: ehram2 22.09.2017 |
|
ihsan |
~ Ar iḥsān إحسان [#ḥsn ifˁāl IV msd.] güzellik yapma, karşılıksız verme, hediye < Ar ḥasuna حَسُنَ güzel idi |
|
ihsas |
~ Ar iḥsās إحساس [#ḥss ifˁāl IV msd.] hissetme, algılama, sezme < Ar ḥassa حَسَّ duydu, kokladı |
|
ihtar |
~ Ar iχṭār إخطار [#χṭr ifˁāl IV msd.] uyarma < Ar χaṭara خطر dikildi, aydı, duygu veya düşünceye kapıldı |
|
ihtida |
~ Ar ihtidāˀ إهتداء [#hdy iftiˁāl VIII msd.] doğru yola gitme, mec. İslamı kabul etme < Ar hadā هَدَا yol gösterdi, uğurladı |
|
ihtikâr |
~ Ar iḥtikār إحتكار [#ḥkr iftiˁāl VIII msd.] (özellikle buğdayda) stokçuluk veya istifçilik yapma, fiyat artışı beklentisiyle gıda maddesini stokta tutma < Ar ḥakara حكر stokçuluk yaptı, buğdayı elinde tuttu ~ Aram ḥākar חכר kiralama, özellikle buğday cinsinden ödenen arazi kirası |
|