huş |
Farsça ġūş غوش "akça ağaç veya kayın, betula" sözcüğünden alıntıdır. |
|
huşu |
Arapça χşˁ kökünden gelen χuşūˁ خشوع "tevazu, alçak gönüllülük" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça χaşaˁa خشع "tevazu ve saygı gösterdi" fiilinin fuˁūl vezninde masdarıdır. |
|
huşunet |
Arapça χşn kökünden gelen χuşūna(t) خُشُونة "sertlik, haşinlik" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça χaşuna خَشُنَ "kaba saba idi" fiilinin fuˁūla(t) vezninde masdarıdır. |
|
hutbe |
Arapça χṭb kökünden gelen χuṭba(t) خُطبة "formel konuşma, söylev, Cuma günü camide yapılan söylev" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça χaṭaba خَطَبَ "nutuk söyledi" fiilinin fuˁla(t) vezninde ismi merresidir. |
|
huy |
Farsça χū veya χūy خوى "tabiat, karakter" sözcüğünden alıntıdır. Farsça sözcük Orta Farsça aynı anlama gelen χōg sözcüğünden evrilmiştir. |
|
huzme |
Tarihçe (tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler) "demet" [ Kitâb Baytaratu'l Vâzih, 1405 yılından önce][ Meninski, Thesaurus, 1680]huzme: kucak. Fascis (lignorum, frugum), quantum uno amplexu capi potest [demet, kucak dolusu (mahsul, odun)] "ışık demeti" [ Mehmed Bahaeddin (Toven), Yeni Türkçe Lugat, 1924]huzme-i ziyâiyye: projektör gibi bir nur membaından çıkan ziyadar sütun. Köken Arapça ḥzm kökünden gelen ḥuzma(t) حزمة fuˁla(t) vezninde ismi merresidir. "bir kucak dolusu (odun, ekin), demet" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ḥazama حزم "bağladı, iki koluyla kucakladı" fiilininEk açıklama "Işık demeti" anlamı Yeni Osmanlıca olup 19. yy sonlarında türemiş olmalıdır. Ancak döneme ait Red, LO, KT, ▪ Mehmed Bahaeddin (Toven), Yeni Türkçe Lugat sf. sözlüklerinde bu kelime bulunmaz. 24.03.2020 |
|
huzur |
Arapça ḥḍr kökünden gelen ḥuḍūr حضور "1. hazır olma, mevcut olma, şimdi ve burada olma, 2. yerleşik olma, göçebe olmama, 3. rahat, asayiş" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ḥaḍara حضر "hazır idi, durdu (hareketli ve seferi zıddı)" fiilinin fuˁūl vezninde masdarıdır. |
|
hüccet |
Arapça ḥcc kökünden gelen ḥucca(t) حجّة "belge, mahkemede delil" sözcüğünden alıntıdır. |
|
hücre |
Arapça ḥcr kökünden gelen ḥucra(t) حجرة "kapatılmış yer, oda" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ḥacara حجر "kapattı, yasakladı" fiilinin fuˁla(t) vezninde ismi merresidir. |
|
hücum |
Arapça hcm kökünden gelen hucūm هجوم "üstüne varma, saldırma" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça hacama هجم "üstüne vardı, saldırdı" fiilinin fuˁūl vezninde masdarıdır. |
|
hüda |
Farsça χodā خدا "tanrı, hükümdar, sahip" sözcüğünden alıntıdır. Farsça sözcük Orta Farsça aynı anlama gelen χʷadāy sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Avesta (Zend) dilinde aynı anlama gelen χʷa-dāta sözcüğünden evrilmiştir. Avestaca sözcük Avesta (Zend) dilinde hva- veya χʷa "kendi" ve Avesta (Zend) dilinde dā- "vermek, koymak, yapmak, yaratmak, belirlemek" sözcüklerinin bileşiğidir. |
|