huş |
~ Fa ġūş غوش akça ağaç veya kayın, betula |
|
huşu |
~ Ar χuşūˁ خشوع [#χşˁ fuˁūl msd.] tevazu, alçak gönüllülük < Ar χaşaˁa خشع tevazu ve saygı gösterdi |
|
huşunet |
~ Ar χuşūna(t) خُشُونة [#χşn fuˁūla(t) msd.] sertlik, haşinlik < Ar χaşuna خَشُنَ kaba saba idi |
|
hutbe |
~ Ar χuṭba(t) خُطبة [#χṭb fuˁla(t) mr.] formel konuşma, söylev, Cuma günü camide yapılan söylev < Ar χaṭaba خَطَبَ nutuk söyledi |
|
huy |
~ Fa χū/χūy خوى tabiat, karakter << OFa χōg a.a. |
|
huzme |
"demet" [ Kitâb Baytaratu'l Vâzih, <1405] ~ Ar ḥuzma(t) حزمة [#ḥzm fuˁla(t) mr.] bir kucak dolusu (odun, ekin), demet < Ar ḥazama حزم bağladı, iki koluyla kucakladı Not: "Işık demeti" anlamı Yeni Osmanlıca olup 19. yy sonlarında türemiş olmalıdır. Ancak döneme ait Red, LO, KT, Bah sf. sözlüklerinde bu kelime bulunmaz. 24.03.2020 |
|
huzur |
~ Ar ḥuḍūr حضور [#ḥḍr fuˁūl msd.] 1. hazır olma, mevcut olma, şimdi ve burada olma, 2. yerleşik olma, göçebe olmama, 3. rahat, asayiş < Ar ḥaḍara حضر hazır idi, durdu (hareketli ve seferi zıddı) |
|
hüccet |
~ Ar ḥucca(t) حجّة [#ḥcc fuˁla(t) ] belge, mahkemede delil |
|
hücre |
~ Ar ḥucra(t) حجرة [#ḥcr fuˁla(t) mr.] kapatılmış yer, oda < Ar ḥacara حجر kapattı, yasakladı |
|
hücum |
~ Ar hucūm هجوم [#hcm fuˁūl msd.] üstüne varma, saldırma < Ar hacama هجم üstüne vardı, saldırdı |
|
hüda |
~ Fa χodā خدا tanrı, hükümdar, sahip << OFa χʷadāy a.a. << Ave χʷa-dāta a.a. § Ave hva-/χʷa kendi + Ave dā- vermek, koymak, yapmak, yaratmak, belirlemek |
|