hurda2 |
~ Ar χudˁa(t) خدعة [#χdˁ fuˁla(t) mr.] aldatma, hile < Ar χadaˁa خدع sakladı, kandırdı |
|
hurdahaş |
~ Fa χord u χāş خورد و خاش kırık dökük § Fa χord خورده yenik, artık, kırıntı + Fa χāş خاش yonga, kırpıntı |
|
huri |
~ Ar ḥūr/ḥūrī حورية [#ḥwr] İslam inancında cennette bulunan güzel kadın (≈ OFa hurūst güzel-yüzlü, güzel biçimli ) ~ Ave hu-raoḏa a.a. § Ave hu güzel + Ave raoḏa- yetişme, büyüme, şekil, endam |
|
hurma |
~ Fa χurmā خرما yemiş, özellikle taze hurma << OFa χormag yemiş < OFa χordan, χor yemek |
|
hurra |
~ Fr hourra tezahürat bağırışı |
|
huruç | ||
huruf |
~ Ar ḥurūf حُروف [#ḥrf fuˁūl çoğ.] harfler < Ar ḥarf حَرْف [t.] |
|
husar |
~ Mac huszár başıbozuk süvari, akıncı ~ Sırp χusar хусар akıncı, korsan ~ Lat cursarius a.a. |
|
husul |
~ Ar ḥuṣūl حُصُول [#ḥṣl fuˁūl msd.] üreme, oluşma, elde edilme < Ar ḥaṣala حَصَلَ üredi, elde edildi |
|
husumet |
~ Ar χuṣūma(t) خصومة [#χṣm fuˁūla(t) msd.] düşmanlık, hukuki bir işlemde karşı karşıya gelme < Ar χaṣama خصم çatıştı, karşı geldi |
|
husus |
~ Ar χuṣūṣ خصوص [#χṣṣ fuˁūl msd.] 1. bir şeyin veya birinin payına düşme, ayrılmış olma, özel olma, 2. ayrıcalık, özellik < Ar χaṣṣa خَصَّ seçti, ayırdı, ayırdetti, pay etti |
|