hurafe |
~ Ar χurāfa(t) خرافة [#χrf fuˁāla(t) mr.] mitos, hayali hikâye < Ar χarafa خرف bunadı, boş konuştu, masal anlattı |
|
hurç |
~ Ar χurc/χarc خَُرْج [#χrc fuˁl ] atın eğerine çift taraflı olarak asılan heybe |
|
hurda1 |
~ Fa χorde خورده [pp.] yenmiş şey, artık, kırıntı, küçük ve önemsiz şey << OFa χʷartag a.a. < OFa χʷartan yemek +a |
|
hurda2 |
~ Ar χudˁa(t) خدعة [#χdˁ fuˁla(t) mr.] aldatma, hile < Ar χadaˁa خدع sakladı, kandırdı |
|
hurdahaş |
~ Fa χord u χāş خورد و خاش kırık dökük § Fa χord خورده yenik, artık, kırıntı + Fa χāş خاش yonga, kırpıntı |
|
huri |
[ Aşık Paşa, Garib-name, 1330] ~ Ar ḥūr/ḥūrī حورية [#ḥwr] İslam inancında cennette bulunan güzel kadın (≈ OFa hurūst güzel-yüzlü, güzel biçimli ) ~ Ave hu-raoḏa a.a. § Ave hu güzel + Ave raoḏa- yetişme, büyüme, şekil, endam → hümayun Not: Çoğu kaynaklarda Aram #ḥwr "beyaz" kökünden türetilmişse de bu görüş dayanaksızdır. Karş. Jeffery sf. 117 vd ve Widengren 186. • Pehlevice sözcük, Zerdüşt kutsal metinlerinden Arda Viraz Nāmak iv.18'de dindar bireyi cennet bahçesinde karşılayan güzel yüzlü kadını tarif etmek için kullanılır. Barth sf. 1836. 13.08.2017 |
|
hurma |
~ Fa χurmā خرما yemiş, özellikle taze hurma << OFa χormag yemiş < OFa χordan, χor yemek |
|
hurra |
~ Fr hourra tezahürat bağırışı |
|
huruç |
~ Ar χurūc خروج [#χrc fuˁūl msd.] çıkma, yükselme, çıkış < Ar χaraca خرج çıktı |
|
huruf |
~ Ar ḥurūf حُروف [#ḥrf fuˁūl çoğ.] harfler < Ar ḥarf حَرْف [t.] |
|
husar |
~ Mac huszár başıbozuk süvari, akıncı ~ Sırp χusar хусар akıncı, korsan ~ Lat cursarius a.a. |
|