hun |
~ Fa χūn خون kan ≈ Ave vohunī a.a. << İr *χʷahun a.a. (Kaynak: Barth sf. 1434) |
|
hunhar |
~ Fa χūnχʷār خونخوار kan içici, gaddar, zalim § Fa χūn خون kan + Fa χʷār/χor خوار yiyen veya içen |
|
huni |
~ Yun χoní χωνί külah şeklinde sıvı akıtma aracı << OYun χoníon χωνίον [küç.] << EYun χoánē/χṓnē χοάνη/χώνη [dev.] akıtma yeri, ibriğin ağzı, huni +ion < EYun χéō χέω (sıvı) dökmek, akıtmak << HAvr *ǵʰew- (sıvı) dökmek, akıtmak |
|
hurafe |
~ Ar χurāfa(t) خرافة [#χrf fuˁāla(t) mr.] mitos, hayali hikâye < Ar χarafa خرف bunadı, boş konuştu, masal anlattı |
|
hurç |
~ Ar χurc/χarc خَُرْج [#χrc fuˁl ] atın eğerine çift taraflı olarak asılan heybe |
|
hurda1 | ||
hurda2 |
~ Ar χudˁa(t) خدعة [#χdˁ fuˁla(t) mr.] aldatma, hile < Ar χadaˁa خدع sakladı, kandırdı |
|
hurdahaş |
~ Fa χord u χāş خورد و خاش kırık dökük § Fa χord خورده yenik, artık, kırıntı + Fa χāş خاش yonga, kırpıntı |
|
huri |
~ Ar ḥūr/ḥūrī حورية [#ḥwr] İslam inancında cennette bulunan güzel kadın (≈ OFa hurūst güzel-yüzlü, güzel biçimli ) ~ Ave hu-raoḏa a.a. § Ave hu güzel + Ave raoḏa- yetişme, büyüme, şekil, endam |
|
hurma |
~ Fa χurmā خرما yemiş, özellikle taze hurma << OFa χormag yemiş < OFa χordan, χor yemek |
|
hurra |
~ Fr hourra tezahürat bağırışı |
|