höyük |
<< ETü-O öyük yığma tepe, tümsek << ETü *örük < ETü ör- yığmak, yükseltmek +Uk |
|
hubris |
~ İng hubris aşırı ve trajik sonuçları olan kibir ~ EYun ʰúbris ύβρις küstahlık, haddini tecavüz etme |
|
hububat |
< Ar ḥubūb حبوب [#ḥbb fuˁūl çoğ.] tahıl taneleri, tahıllar +āt < Ar ḥabba(t) حبّة tane, özellikle tahıl tanesi veya tohum |
|
hudut |
~ Ar ḥudūd حدود [#ḥdd fuˁūl çoğ.] sınırlar < Ar ḥadd حدّ [t.] sınır |
|
hukuk |
~ Ar ḥuḳūḳ حقوق [#ḥḳḳ fuˁūl çoğ.] haklar < Ar ḥaḳḳ حقّ [t.] |
|
hulk | ||
hulul |
~ Ar ḥulūl حلول [#ḥll fuˁūl msd.] 1. konma, durma, yolculuğa ara verme, 2. ruhun bedene girmesi < Ar ḥalla حلّ kondu |
|
hulus |
~ Ar χulūṣ خلوص [#χlṣ fuˁūl msd.] 1. temizlik, dürüstlük, 2. dürüstlük gösterisi < Ar χalaṣa arı ve temiz idi, arındı |
|
humbara |
~ Fa χumbare خمبره küçük küp < Fa kūb/χumb küp |
|
humma |
~ Ar ḥummāˀ حمّاء [#ḥmm fuˁlāˀ ] hastalık ateşi, sıtma < Ar ḥamma حمّ kızdı, ısındı |
|
humor |
~ Fr/İng humour 1. ruh hali, özellikle neşeli ruh hali, 2. espri, mizah << Lat (h)umor 1. nem, rutubet, 2. eski tıbba göre insanı oluşturan dört sıvının her biri < Lat (h)umere nemli ve ıslak olmak +or |
|