heyhat |
~ Ar hayhāt هيهات gitti!, yazık! (ünlem) |
|
heykel |
~ Ar haykal هيكل [#hykl q.] büyük yapı, abide, anıt, tapınak ~ İbr/Aram hēkāl הכל saray, tapınak ~ Akad ēkallu saray ~ Sumer e-gal büyük ev |
|
heykeltıraş |
§ Ar haykal هيكل anıt + Fa tarāş تراش yontan |
|
heyula |
~ Ar hayūlāˀ هيولاء [#hyl] şekilsiz madde, Aristocu felsefede materia ~ EYun ʰýlē ὕλη 1. tahta, ağaç, 2. hammadde, Aristoteles felsefesinde şekillenmemiş madde, materia |
|
hezar |
~ Fa hazār هزار bin ≈ Ave hazaŋra- a.a. (≈ Sans sahásra सहस्र a.a. ) |
|
hezaren |
[ anon., Ferec ba'd eş-şidde, <1451] ~ Ar χayzurān خيزران çit ve hasır yapımında kullanılan bir tür kamış, rattan ≈ Aram χāṣīr חציר bataklık kamışı, pırasa → hasır Not: Erm χsir խսիր "hasır" Aramice kökenli olmalıdır. 13.04.2015 |
|
hezarfen |
§ Fa hazār هزار bin + Ar fann فنّ beceri, hüner, teknik |
|
hezeyan |
~ Ar haḏayān هذيان [#hḏy faˁalān msd.] sayıklama, boş ve anlamsız konuşma < Ar haḏā هذا sayıkladı |
|
hezimet |
~ Ar hazīma(t) هزيمة [#hzm faˁīlā(t) sf. fem.] bozgun, yenilgi < Ar hazama هَزَمَ bozguna uğrattı |
|
hıçkır|mak |
<< OTü ınçḳır- hıçkırmak < onom +kIr- |
|
hıdiv |
~ Fa χidīw خديو hükümdar, padişah, vezir ~ Hwar χwadēw hükümdar |
|