heval |
~ Kürd heval arkadaş, yoldaş ≈ OFa hamāl a.a. < OFa ham beraber |
|
hevenk |
~ Fa āvang آونگ asılı şey, asma, salkım < Fa āvīχtan, āvīz- آويختن, آويز asılı olma, sarkma |
|
heves |
~ Ar hawas هوس [#hws faˁal msd.] 1. gelip geçici ruh hali, fantezi, cinnet, 2. boş şeylerle oyalanma < Ar hawisa şaşırdı, delirdi |
|
hey |
: ünl uyarı ünlemi, nara sesi |
|
heyamola |
<< TTü eyyām ola yolun açık olsun (gemici deyimi) |
|
heybe |
[ anon., Kitabü'l-İdrak Haşiyesi, <1402] ~ Ar ḥaḳība(t) حقيبة [#ḥḳb faˁīlā(t) sf. fem.] çanta, yol torbası, dağar < Ar ḥaḳaba حقب sıkıldı, boğuldu 25.05.2015 |
|
heybet |
~ Ar hayba(t) هيبة [#hyb faˁla(t) msd.] korkma, korkunçluk, azamet < Ar hāba هاب korktu, huşu ve saygı duydu |
|
heyecan |
~ Ar hayacān هيجان [#hyc faˁalān msd.] öfke ve telaşa kapılma, kızışma < Ar hāca هاج toz kaldırdı, öfke veya telaşı kızıştı |
|
heyelan |
~ Ar haylān هَيْلان [#hyl faˁlān msd.] kum döküntüsü < Ar hāla هَالَ kum döküldü, yığıldı |
|
heyet |
~ Ar hayˀa(t) هَيىٔة [#hyA faˁla(t) mr.] biçim, bileşim, organizma, organizasyon < Ar hāˀa هاء derdi, derledi |
|
heyhat |
~ Ar hayhāt هيهات gitti!, yazık! (ünlem) |
|