hatve |
~ Ar χaṭwa(t) خطوة [#χṭw faˁla(t) mr.] adım < Ar χaṭā yürüdü, adım attı |
|
hav1 |
≈ Fa χāv kabuk, sütün üzerinde oluşan kaymak, kumaş havı ≈ TTü kab kılıf, kabuk |
|
hav2 |
: onom köpek sesi |
|
hava |
~ Fa hawā هوا hava, yel, esinti, melodi |
|
havadis |
~ Ar ḥawādiṯ حَوَادِث [#ḥds̠ fawāˁil çoğ.] olaylar, hadiseler < Ar ḥadīṯa(t) حديثة [t.] |
|
havai |
[ Meninski, Thesaurus, 1680] ~ Fa havāī هواى havaya dair, havasal → hava Benzer sözcükler: havai fişek, havaileşmek, havaiyat 22.08.2014 |
|
havale |
~ Ar ḥawāla(t) حَوَالة [#ḥwl faˁāla(t) msd.] dönme, döndürme, borcu veya ödevi başkasına devretme, aktarma < Ar ḥāla حَالَ döndü |
|
havali |
~ Ar ḥawāli حَوالٍ [#ḥwl fawāˁil çoğ.] etraf, çevreler < Ar ḥawl حَوْل [t.] çevre, döngü < Ar ḥāla حَالَ döndü, dönüştü |
|
havan |
~ Fa/OFa hāvan هاون öğütme kabı ≈ Ave hāvana- a.a. |
|
havari |
~ Ar ḥawārī حَوَارِى [#ḥwr] İsa'nın 12 müridinden her biri ~? Eth ḥawārī yolcu, elçi, haberci < Eth ḥäwar gitmek |
|
havas |
~ Ar χawāṣṣ خَوَاصّ [#χṣṣ fawāˁil çoğ.] özel olanlar, seçkinler, elitler < Ar χāṣṣ خَاصّ [t.] seçkin |
|