hariç |
~ Ar χāric خارج [#χrc fāˁil fa.] dış, dışarı, dışarı çıkan < Ar χaraca خرج çıktı |
|
harika |
< Ar χāriḳ خارق [#χrḳ fāˁil fa.] yırtan < Ar χaraḳa خرق yırttı, yardı, delip dışarı çıktı |
|
harikulade |
§ Ar χāriḳ خارق [#χrḳ fāˁil fa.] yırtan, bozan + Ar ˁāda(t) عادة alışkanlık, adet |
|
harikzede |
§ Ar ḥarīḳ حريق [#ḥrḳ] yangın + Fa zade زده vurmuş |
|
harim |
~ Ar ḥarīm حريم [#ḥrm faˁīl sf.] yasak alan, korunmuş yer < Ar ḥarama حَرَمَ yasakladı |
|
harir | ||
haris |
~ Ar ḥarīṣ حريص [#ḥrṣ faˁīl sf.] arzu eden, hırslı < Ar ḥaraṣa حَرَصَ arzuladı |
|
harita |
~ Yun χártis χάρτης kâğıt, rulo halinde evrak, pafta ≈ İt carta/charta a.a. ~ EYun χártēs χάρτης papirüs, papirüs rulosu |
|
harman |
~ Fa χirman خِرمَن biçilmiş ekini yığma ve bu işin yapıldığı yer, harman yeri |
|
harmandalı |
< TTü χarbendelü «kervancılar», Anadolu'da bir cemaat adı < Fa χarbande خربنده eşekçi, kervancı § Fa χar خر eşek + Fa bande بنده kul, uşak |
|
harmani |
<< TTü harvanī kolsuz cübbe, pelerin < ? |
|