halı |
<< OTü kalın/kalı/χalı döşemelik ağır kumaş, halı ≈ Fa χalī خالى a.a. |
|
halıfleks |
~ marka Halıfleks kauçuk tabanlı yer halısı markası ☼ (İlk kullanım: 1971) |
|
hali |
~ Ar χāli خالٍ [#χlw fāˁil fa.] yalnız, tenha, ıssız, yoksun < Ar χalā خلا yalnız idi |
|
haliç |
~ Ar χalīc خليج [#χlc faˁīl sf.] çekinti, nehirden çekilen kanal, deniz kıyısındaki lagun, körfez < Ar χalaca خلج kıvrandı |
|
halife |
~ Ar χalīfa(t) خليفة [#χlf faˁīlā(t) sf. fem.] birinin yerine geçen, halef; İslam hükümdarı < Ar χalafa خَلَفَ yerine geçti, ardından geldi (≈ Aram ḥalaph חַלַף [#ḥlp] yerine (edat) ) |
|
halihazır | ||
halik |
~ Ar χāliḳ خالق [#χlḳ fāˁil fa.] yaratan, Allah'ın sıfatlarından biri < Ar χalaḳa خلق yarattı |
|
halile |
~ Ar ḥalīla(t) حَلِيلَةُ [#ḥll faˁīla(t) sf. fem.] zevce < Ar ḥalīl حَلِيلُ [faˁīl ] nikahlı kişi, zevç < Ar ḥalla حلّ 1. çözdü, ihramdan çıktı, 2. nikahladı |
|
halim |
~ Ar ḥalīm حليم [#ḥlm faˁīl sf.] yumuşak huylu < Ar ḥaluma حَلُمَ yumuşadı |
|
halis |
~ Ar χāliṣ خالص [#χlṣ fāˁil fa.] arı, saf, temiz < Ar χalaṣa خلص arındı, kurtuldu |
|
halita |
< Ar χalīṭ خليط [#χlṭ faˁīl sf.] karışık < Ar χalaṭa خَلَطَ karıştırdı |
|