halayık |
~ Ar χalāˀiḳ خلائق [#χlḳ faˁāˀil çoğ.] 1. yaratılmışlar, mahlukat, 2. hane halkı, hizmetçi ve bağımlılar < Ar χalīḳa(t) خليقة [t.] yaratılmış alem, yaratı |
|
halbuki |
|
|
haldır |
: onom tekerlek sesi, mekanik çalışma sesi |
|
hale |
~ Ar/Fa hāla هالة [#hwl faˁla(t) mr.] ayla ~ EYun ʰálos ἁλος daire, çember, ay ve güneşin yüzü, aziz tasvirlerinde görülen hale |
|
halef |
~ Ar χalaf خَلَف [#χlf faˁal sf.] birinin ardından gelen veya yerine geçen, ardıl < Ar χalafa خَلَفَ 1. (birinin) yerine geçti, ardından geldi, 2. birinin ardından konuştu, topluluktan ayrı düştü ≈ Aram χālaf חָלַף 1. geçme, 2. yerine geçme, mübadele etme |
|
halel |
[ Şeyhoğlu, Marzubânnâme terc., 1380] ~ Ar χalal خَلَل [#χll faˁal msd.] 1. bozma, yırtma, delme, 2. bozukluk, hasar, yırtık < Ar χalla خَلَّ bozdu, hasar verdi 24.08.2015 |
|
halen |
~ Ar ḥālan [zrf.] şimdi, halihazırda |
|
halet |
~ Ar ḥāla(t) حالة [#ḥwl faˁla(t) mr.] hal, durum, evre < Ar ḥāla حَالَ döndü, dönüştü |
|
halhal |
~ Ar χalχāl خلخل [#χl q.] ayak bileziği < onom χalχala خلخل şangır şungur etti |
|
halı |
<< OTü kalın/kalı/χalı döşemelik ağır kumaş, halı ≈ Fa χalī خالى a.a. |
|
halıfleks |
~ marka Halıfleks kauçuk tabanlı yer halısı markası ☼ (İlk kullanım: 1971) |
|