haki |
~ Fa χākī خاكى toprağa ait, toprak gibi < Fa χāk خاك toprak +ī |
|
hakikat |
~ Ar ḥaḳīḳa(t) حقيقة [#ḥḳḳ faˁīlā(t) sf. fem.] gerçek (ad), doğruluk < Ar ḥaḳḳa حقّ doğru idi |
|
hakiki |
~ Ar ḥaḳīḳī حقيقى [#ḥḳḳ] hakikate ait, gerçek (sıfat) < Ar ḥaḳīḳa(t) +ī |
|
hakim1 |
~ Ar ḥākim حاكم [#ḥkm fāˁil fa.] yargılayan, yargıç < Ar ḥakama حَكَمَ yargıladı, hükmetti |
|
hakim2 |
~ Ar ḥakīm حكيم [#ḥkm faˁīl sf.] bilge, alim, filozof, tabip ~ Aram ḥākām חָכָם bilge, alim < Aram ḥakam, ḥakīm חַכַם, חַכִים bilmek, tanımak, alim olmak |
|
hakipay | ||
hakir |
~ Ar ḥaḳīr حقير [#ḥḳr faˁīl sf.] aşağı, aşağılık, mütevazı < Ar ḥaḳara حقر aşağıladı |
|
hakkâk |
~ Ar ḥakkāk حكّاك [#ḥkk faˁˁāl mesl.] hakkedici, oymacı, kalemkâr < Ar ḥakka حَكَّ oydu |
|
hakkaniyet |
< Ar ḥaḳḳānī حقّانى [nsb.] hakka ilişkin, adil, doğru +īya(t)2 < Ar ḥaḳḳ حقّ |
|
hakla|mak |
< Ar ḥaḳḳ +lA- |
|
hal1 |
~ Ar ḥāl حال [#ḥwl faˁl msd.] 1. dönüm, dönüşüm, evre, 2. değişken bir şeyin her bir evresi, durum, 3. şimdiki zaman < Ar ḥāla حَالَ döndü, dönüştü, evrelendi |
|