hücre |
~ Ar ḥucra(t) حجرة [#ḥcr fuˁla(t) mr.] oda, hane < Ar ḥacara حجر kapattı, yasakladı |
|
hücum |
~ Ar hucūm هجوم [#hcm fuˁūl msd.] üstüne varma, saldırma < Ar hacama هجم üstüne vardı, saldırdı |
|
hüda |
~ Fa χodā خدا tanrı, hükümdar, sahip << OFa χʷadāy a.a. << Ave χʷa-dāta a.a. § Ave hva-/χʷa kendi + Ave dā- vermek, koymak, yapmak, yaratmak, belirlemek |
|
hüdayinabit |
~ Fa χudāyī nābit خداى نابت kendiliğinden biten (bitki) § Fa χudāyī خداى tanrısal, tanrıdan + Ar nābit نابت [#nbt fāˁil fa.] biten |
|
hüküm |
~ Ar ḥukm حُكْم [#ḥkm fuˁl msd.] 1. yargılama, 2. yargı, karar, buyruk < Ar ḥakama حَكَمَ yargıladı, hükmetti |
|
hükümdar | ||
hükümet |
~ Ar ḥukūma(t) حكومة [#ḥkm fuˁūla(t) msd.] yönetim, egemenlik < Ar ḥakama حَكَمَ yargıladı, egemenlik erki kullandı |
|
hükümran |
§ Ar ḥukm حكم egemenlik + Fa rān ران süren (< Fa rāndan, rān- راندن, ران götürmek, sürmek < Fa raftan, rav- رفتن, رو gitmek ) |
|
hülasa |
~ Ar χulāṣa(t) خلاصة [#χlṣ fuˁāla(t) mr.] öz, özet < Ar χalaṣa خلص arındı, kurtuldu, serbest kaldı |
|
hülle |
~ Ar ḥulla(t) حلّة [#ḥll fuˁla(t) mr.] 1. giysi, özellikle cennet giysisi, 2. İslam hukukunda sahte nikâh < Ar ḥalla حلّ 1. çözdü, soydu, 2. nikâhladı |
|
hülya |
~ Ar χūlyā/māliχūlyā خوليا melankoli, kara sevda ~ EYun χolía/melanχolía χολία a.a. < EYun χolḗ/melanχolḗ χολή kara safra, eski tıbba göre bünyeyi oluşturan dört ana maddeden biri << HAvr *ǵʰolh₃-éh₂ (*ǵʰol-ā́) sarı şey < HAvr *ǵʰelh₃- (*ǵʰel-) sararmak, parlamak |
|