hoyrat |
≈ Fa χoryād خورياد köylü, kaba saba kimse ~ Yun χōriátēs χωριάτης köylü < Yun χōríon χωρίον [küç.] küçük yerleşim, köy < EYun χōros χώρος kırsal alan, taşra +ion |
|
hödük |
< ? |
|
höpür |
: onom gürültüyle içme sesi |
|
hörgüç |
<< ETü örküç deve sırtındaki tümsek < ETü ör- yükselmek, belirmek (geçişsiz fiil) +(g)Uç |
|
höst |
: ünl hayvan kovma ünlemi |
|
hötöröf | ||
höyük |
<< ETü-O öyük yığma tepe, tümsek << ETü *örük < ETü ör- yığmak, yükseltmek +Uk |
|
hubris |
~ İng hubris aşırı ve trajik sonuçları olan kibir ~ EYun ʰúbris ύβρις küstahlık, haddini tecavüz etme |
|
hububat |
< Ar ḥubūb حبوب [#ḥbb fuˁūl çoğ.] tahıl taneleri, tahıllar +āt < Ar ḥabba(t) حبّة tane, özellikle tahıl tanesi veya tohum |
|
hudut |
~ Ar ḥudūd حدود [#ḥdd fuˁūl çoğ.] sınırlar < Ar ḥadd حدّ [t.] sınır |
|
hukuk |
~ Ar ḥuḳūḳ حقوق [#ḥḳḳ fuˁūl çoğ.] haklar < Ar ḥaḳḳ حقّ [t.] |
|