giran |
~ Fa girān ağır, (mec.) pahalı < Fa giriftan, gir tutmak +ān |
|
girdap |
~ Fa girdāb گِرْداب su döngüsü § Fa gard/gird گِرْد dönen, döngü + Fa āb آب su |
|
girift |
~ Fa girift گرفت tutma, tutulmuş, tutsak < Fa giriftan, gīr- گرفتن, گىر tutmak |
|
giriftar |
~ Fa giriftār گرفتار tutkun, müptela < Fa giriftan tutmak |
|
giriz |
~ Fa kārīz/kāhrīz كاريز/كاهريز yer altı kanalı, lağım < Fa rīz ريز akıntı, akım < Fa rīχtan, rīz- ريختن, ريز akıtmak, dökmek |
|
girizgâh |
"kaçacak yer" [ Hoca Sa'deddin Ef., Tacü't-Tevârih, 1574] ~ Fa gurīzgāh گريزگاه 1. kaçacak yer, sığınak, 2. kasidelerde birinci bölümü izleyen beyit < Fa gurīχtan, gurīz- گريختن, گريز kaçmak << OFa virēχtan, virēç- a.a. → +gâh Not: Güncel anlamı giriş kelimesinden kontaminasyon yoluyla türemiş olmalıdır. "Su kanalı" anlamında giriz sözcüğüyle köken ilişkisi yoktur. "Sığınak" anlamı 1940'lara dek egemen görünür. 26.06.2015 |
|
giryan |
~ Fa giryān گريان feryatla ağlayan, ağlayış < Fa girīdan, garz- feryat etmek, ağlamak +ā(n) < OFa grī- a.a. |
|
gişe |
~ Fr guichet [küç.] 1. küçük kapı, girinti, 2. bilet veya banka veznesi < Nor wik girinti, kapı |
|
git|mek |
<< ETü kit- ayrılmak, uzaklaşmak |
|
gitar |
~ Fr guitare bir tür telli çalgı ~ İsp guitara a.a. ~ Ar kītār كيتار a.a. ~ EYun kithára κιθάρα a.a. ~? EFa |
|
gitgide |
< TTü git- |
|