gayda |
~ Bul gayda гайда Balkanlara özgü tulum şeklinde çalgı ≈? Ger *gaitz keçi |
|
gaye |
~ Ar ġāya(t) غاية [#ġy faˁla(t) mr.] son, uç, nihayet |
|
gayet |
~ Fa ba-ġāyat بغاية son olarak, son derece [zarf] < Ar ġāya(t) غاية son, uç [isim] |
|
gayret |
~ Ar ġayra(t) غيرة [#ġyr faˁla(t) msd.] kıskanma, kıskançlık, hırs ve hamiyet < Ar ġāra غَارَ kıskandı, hırs yaptı |
|
gayri |
~ Ar ġayr غير [#ġyr] başka, diğer |
|
gayser |
[ Cumhuriyet - gazete, 1933] ~ İng geyser yer altından fışkıran su ~ İzl geisir fışkıran, dökülen < Nor geisan akıtmak, (sıvı) dökmek, fışkırmak << Ger *gausjan < HAvr *ǵʰew- (sıvı) dökmek, akıtmak → fondan Not: Aynı Germence kökten İng gush "fışkırmak, bolca dökülmek", gusher "fışkıran su". 07.09.2017 |
|
gayur |
~ Ar ġayūr غيور [#ġyr faˁūl im.] çok kıskanan, çok gayretli < Ar ġāra غَارَ kıskandı, gayret etti |
|
gayya |
~ Ar ġayya(t) غيّة [#ġwy faˁla(t) msd.] baştan çıkma, kötü yola düşme, cehennemde bulunan bir kuyunun adı < Ar ġāwa غاو baştan çıktı, kötü yola düştü |
|
gayz |
~ Ar ġayẓ غيظ [#ġyẓ faˁl msd.] şiddetli öfke < Ar ġāẓa غاظ öfkeye kapıldı |
|
gaz1 |
~ Fr gaz maddenin uçucu hali ~ Hol gaz a.a. ☼ (İlk kullanım: J. B. van Helmont (1577-1644) Holl. kimyacı.) ~ EYun χáos χάος şekilsiz varlık |
|
gaz2 |
~ Fr gazéine/gazole rafine edilmiş bir petrol ürünü, benzin < Fr gaze uçucu madde, cismin uçucu hali |
|