firak |
~ Ar firāḳ فراق [#frḳ fiˁāl msd.] ayrılık < Ar faraḳa فَرَقَ ayırdı |
|
firar |
~ Ar firār فرار [#frr fiˁāl msd.] kaçış < Ar farra فرّ kaçtı |
|
firavun |
~ Ar Firˁawn فرعون [#frˁn q.] Kuran'a göre bir eski Mısır hükümdarı ~ Aram paraˁōn פרעון eski Mısır hükümdarı ≈ İbr paraˁōh פרעוה a.a. ~ Mıs prˁō «büyük hane», hanedan |
|
firdevs |
~ Ar firdaws فردوس [#frds q.] cennet bahçesi < Ar farādis فراديس [faˁālil çoğ.] cennet bahçeleri ~ EYun parádeisos παράδεισος 1. Pers krallarının bahçeleri, 2. (İncilde) cennet bahçesi ~ EFa *paridēz avlu, etrafı çevrili bahçe (≈ Ave pairidaēza a.a. < Ave per+2 daēza- duvar ) |
|
fire |
~ Fr frais gider, masraf, ticarette hasar payı << Lat fractum kırık < Lat frangere kırmak +()t° |
|
firik |
"kavrulmuş taze buğday" [ Evliya Çelebi, Seyahatname, 1665] ~ Ar farīk فريك [#frk faˁīl sf.] 1. kavrulmuş taze buğday tanesi, 2. kuş veya tavuk palazı < Ar faraka فرك ufaladı ≈ Aram phārak פרכ [#prk] yarmak, tahılı ovarak kepeğini ayırma Not: Gerek "kavrulmuş buğday" gerek "tavuk yavrusu" anlamları "ufalamak, ufak" düşüncesine dayanır. 25.05.2015 |
|
firkat |
~ Ar furḳa(t) فُرقة [#frḳ fuˁla(t) mr.] ayrılık < Ar faraḳa فَرَقَ ayırdı |
|
firkete |
~ İt forchetta [küç.] çatalcık, sofra çatalı < İt forca tarla çatalı, bel +et° << Lat furca a.a. |
|
firma |
~ Fr firme / İng firm şirket ~ İt firma [dev.] imza < Lat firmare pekiştirmek, takviye etmek, imzalamak |
|
firuze |
~ Ar fīrūza/fayrūzac فيروز/فيروزج gök rengi bir süs taşı, türkuaz ~ Fa pīrōza/payrōze پيروزه a.a. << OFa padrōçag ışık saçan, parlayan, muhteşem ≈ Ave *paiti-raok- «geri-ışıyan», re-splendent < Ave paiti+ raok- ışımak |
|
fiskal |
~ Fr fiscal devlet maliyesine ilişkin ~ OLat fiscalis a.a. < Lat fiscus 1. sepet, zembil, 2. kasa, hazine, özellikle emperyal hazine +al° |
|