fakat |
~ Ar faḳaṭ فقط ancak, yalnız, şöyle ki (bağlaç) |
|
fakfon |
~ Alm |
|
fakih |
~ Ar faḳīh فقيه [#fḳh faˁīl sf.] bilgin, bilge, islam hukuku bilgini < Ar faḳaha فَقَحَ yorumladı, kavradı |
|
fakir |
~ Ar faḳīr فقير [#fḳr faˁīl sf.] 1. oyuk, çukur, 2. beli bükük, 3. yoksul < Ar faḳara فَكَرَ oydu |
|
fakr |
~ Ar faḳr فقر [#fḳr faˁl msd.] 1. oyuk olma, oyulma, 2. yoksulluk < Ar faḳara فقر oydu |
|
faks |
faksimile "tıpkıbasım" [ Milliyet - gazete, 1951] ~ İng fax [abb.] < İng facsimile elektronik görüntü gönderme cihazı § Lat fac yap (< Lat facere, fact- yapmak ) + Lat similis benzer, tıpkı → faktör, simülasyon Not: Türkiye'ye ithaline 1982'de izin verildi. Benzer sözcükler: faksimile, fakslamak, fakslaşmak, fax 15.01.2015 |
|
faktör |
~ Fr facteur 1. yapan, eden, üreten, 2. matematikte çarpan << Lat factor yapan, eden, etken, imal eden, imalatçı < Lat facere yapmak, etmek, eylemek, icra etmek +(t)or |
|
fakülte |
~ Fr faculté 1. yetenek, beceri, 2. üniversite bölümü << Lat facultas yapabilirlik, el becerisi < Lat facilis yapılabilir olan, kolay +itas < Lat facere yapmak +()bilis |
|
fal |
~ Ar faˀl فأل [#fAl faˁl ] iyi alamet |
|
falafel |
~ Ar falāfil فلافل [#flfl] nohut ezmesiyle yapılan içli köfte < Ar fulful فلفل biber |
|
falaka |
(≈ Ar falaḳa(t) فلقة [#flḳ] ayak tabanına dayak atma sopası ) ~ EYun phálanks, phalang- φάλαγξ, φαλαγγ- 1. kütük, kalın sopa, 2. Eski Yunan'da bir ordu birliği < HAvr *bʰelǵ- kütük, kalın ağaç gövdesi |
|