efe |
<? çoc |
|
efekt |
~ İng sound effect ses efekti < İng effect bir eylemin sonucu, etki ~ Lat effectus [pp.] icraat, işin sonucu < Lat efficere icra etmek, bir şeyi yapıp ortaya çıkarmak +()t° < Lat e(x)+ facere, fact- yapmak |
|
efektif |
~ Fr effectif fiili, etkili, elle tutulur ~ Lat effectivus < Lat efficere icra etmek +(t)iv° |
|
efemera |
~ İng ephemera [çoğ.] kısa ömürlü şeyler, kalıcı olmayan yayınlar < EYun ephēmerón εφημερόν [n.] bir gün ömrü olan Mayıs böceği < EYun ephēmerós εφημερός günlük < EYun epi+ ʰēméros ἡμέρος gün |
|
efemine |
~ Fr efféminé [pp.] kadınlaşmış, kadınsı ~ Lat effeminatus [pp.] a.a. < Lat effeminare [den.] kadınlaştırmak +()t° < Lat e(x)+ femina kadın |
|
efendi |
[Rumi <1273] ~ OYun avthéndis αυθέντης saygıdeğer kişi, üstad, Bizans'ta saygı unvanı ~ EYun authéntēs αυθέντης reşit ve mümeyyiz kişi, vekil olmayan, asil < EYun authéntō αυθέντω sorumluluk ve yetki sahibi olmak Not: Karş DuCG sf. 1:152. αυθέντης: "Dominus, herus". Mevlana'nın kızı Melike Hatun'a (13. yy) Rumca Efendipula = xudāvendgārzāde lakabı verildiğini Menakıb-ı Arifîn aktarır. • Osmanlı kullanımında Ar mawlā ve Fa aχūnd "hoca, molla, okumuş kişi" sözcüklerinin eşdeğeridir. Benzer sözcükler: beyefendi, efendice, efendilik, efendim, efendime söyleyeyim, hanımefendi, hocaefendi Bu maddeye gönderenler: otantik 03.06.2020 |
|
efervesan |
~ Fr effervescent kabaran, kaynayan < Lat effervescere kaynaşmak, galeyana gelmek +ent° < Lat e(x)+ fervere kaynamak +esc- |
|
efil efil |
: onom esinti sesi |
|
efkâr |
~ Ar afkār أفكار [#fkr afˁāl çoğ.] fikirler, düşünceler < Ar fikr فكر [t.] düşünce |
|
eflak |
~ Ar aflāk أفلاك [#flk afˁāl çoğ.] felekler < Ar falak [t.] çark, özellikle gök kürenin çarkı |
|
eflatun |
< öz (Ar) aflātūn/falātūn أفلاتون/فلاتون Yunan filozofu Platon (MÖ 429-347) ~ öz (EYun) Platōn πλατων a.a. |
|