derkenar |
~ Fa dar kanār در كنار kenarda olan, sayfa kenarı, marj < Fa kanār كنار |
|
derle|mek |
< TTü der- dermek, devşirmek +lA- |
|
derma(to)+ |
~ Fr/İng dermato+ [bileşik adlarda] deri ~ EYun dérma, dermat- δέρμα deri, cilt < EYun derō δερω soymak, derisini yüzmek +ma(t) << HAvr *der- a.a. |
|
derman |
~ Fa/OFa darmān درمان ilaç, tedavi, sağaltım ≈ Ave drva- sağlık << HAvr *dʰér-mn̥ iyileşme << HAvr *dʰer-² sağ olmak, sağlamak, sağalmak |
|
dermatoloji |
~ Fr dermatologie deri hastalıkları uzmanlığı |
|
dermeyan | ||
dernek |
<< ETü térnek toplantı < ETü térin- derinmek, toplanmak +(g)Ak |
|
derogasyon |
~ Fr dérogation özel bir durumda yasa veya hukuk ilkesinin uygulamasından vazgeçme < Lat derogare 1. bir şeyden pay veya kısıntı talep etmek, 2. (huk.) yasa önergesi sunmak +(t)ion < Lat de+ rogare 1. hitap etmek, 2. sormak, hesap sormak, 3. talep etmek << HAvr *rog- hitap etmek < HAvr *h₃reǵ- (*oreǵ-) yöneltmek |
|
derpiş |
~ Fa darpīş در پيش önde < Fa pīş پيش ön |
|
ders |
~ Ar dars دَرْس [#drs faˁl msd.] bir metni (özellikle Kur'anı) cümle cümle yorumlayarak öğretme, ders verme, vaaz verme ~ Aram dəraş, drāş דְרָשׁ [#drş] yorumlamak, dini metinleri cümle cümle yorumlayarak öğretme yöntemi |
|
dersaadet |
§ Fa dar در kapı + Ar saˁāda(t) سعادة mutluluk |
|