debdebe |
~ Ar dabdaba(t) دبدبة [#db faˁfaˁa(t) q. msd.] sert ayak sesi, at nalı sesi, davul sesi < onom dabdaba دبدب |
|
debelen|mek |
< ETü tep- +AlA- |
|
debi |
~ Fr débit [dev.] 1. dilimleme, perakende satma, azar azar verme, 2. belli bir sürede akan sıvı hacmi < Fr débiter [den.] tomruğu kereste haline getirmek, perakende satmak < Nor de+ *biti kütük, kalın ağaç gövdesi |
|
debil |
~ Fr débile 1. güçsüz, sakat, özürlü, 2. psikolojide 80'den düşük IQ sahibi ~ Lat debilis sakat, güçsüz < Lat de+ habilis alışık, muktedir |
|
debloke |
~ Fr débloquer tıkanmış bir şeyi açmak, blokaj kaldırmak < Fr de+ bloquer tıkamak |
|
debriyaj | ||
deccal |
~ Ar daccāl دجّال [#dcl faˁˁāl mesl.] İslami inanca göre kıyametten önce gelecek olan sahte mesih ~ Aram daggalā דגלא kurnaz, sahteci; Yahudi inancında Mesihten önce dünyaya egemen olacak bir varlık < İbr/Aram dāgal דָגַל ordu düzmek ≈ İbr degel דֶגֶל ordu, askeri birlik |
|
dede |
<< ETü-O dede baba, dede < çoc da-da |
|
dedikodu |
|
|
dedüksiyon |
~ Fr déduction çıkarsama, tümdengelim ~ Lat deductio a.a. < Lat deducere sevketmek, -den götürmek, sonuç çıkartmak +(t)ion < Lat de+ ducere, duct- sevketmek |
|
def1 |
~ Ar dafˁ دَفْع [#dfˁ faˁl msd.] tepme, kovma, geri verme < Ar dafaˁa دَفَعَ tepti, kovdu |
|