dar1 |
<< ETü tār geniş olmayan, sıkı |
|
dar2 |
~ Ar dār دار [#dwr] barınak, konut, yurt ≈ Ar dāra دار döndü, çevirdi (≈ Aram dūrā דורא [#dwr] yerleşim, oba ≈ Akad dāru a.a. ) |
|
dara |
~ İt tara tartıda brüt ağırlıktan çıkarılan kap payı ~ Ar ṭarḥa(t) طرح [#ṭrḥ faˁla(t) mr.] atılan şey, çıkartma, tarhiyat < Ar ṭaraḥa attı, çıkardı |
|
daraba |
~ Ar darrāba(t) درّابة [#drb] kepenk, ahşap paravan ≈ Ar darb درب kapı, özellikle kale kapısı veya dağ geçidi ≈ OFa darbāzag eşik, kapı, bâb ~ Akad tarbāṣu 1. ağıl, avlu, 2. kral sarayı (= Alm Hof) |
|
darağacı |
< Fa/OFa dār/dar دار 1. ağaç, 2. çarmıh, haç, idam ağacı ≈ Ave dāru- ağaç ≈ Sans dáru a.a. << HAvr *dóru- ağaç, özellikle meşe ağacı ≈ HAvr *drew- sağ, sağlam, doğru |
|
daral |
daral gelmek "sıkıntı basmak, içi daralmak" [ Milliyet - gazete, 1993] < TTü daral- → dar1 Not: Fiil kökünün masdar olarak kullanılması Türkçede alışılmış yöntem değildir. 11.08.2017 |
|
darbe |
~ Ar ḍarba(t) ضربة [#ḍrb faˁla(t) mr.] vuruş, vurgu < Ar ḍaraba ضَرَبَ vurdu |
|
darbımesel |
~ Ar ḍarbu maṯal ضرب مثل hikâyenin son cümlesi, kıssadan hisse, özlü söz § Ar ḍarb ضرب vuruş, vurgu, şiirde beytin son ayağı + Ar maṯal مثل masal, kıssa |
|
darbuka |
≈ Ar darabukka دربكّ bir tür küçük davul (Mıs.) |
|
dareyn |
~ Ar dārayn دارين [dual.] iki evler, dünya ve ahiret < Ar dār دار [#dwr] ev, diyar +ayn |
|
dargın |
|
|