+dar |
~ Fa +dār دار [bileşik adlarda] tutan, sahip olan, -li, -ci < Fa/OFa dāştan, dār- داشتن, دار tutmak, sahip olmak, malik olmak ~ EFa dāraya- a.a. ≈ Ave dar- a.a. << HAvr *dʰer-2 sıkı tutmak |
|
dar1 |
<< ETü tār geniş olmayan, sıkı |
|
dar2 |
~ Ar dār دار [#dwr] barınak, konut, yurt ≈ Ar dāra دار döndü, çevirdi (≈ Aram dūrā דורא [#dwr] yerleşim, oba ≈ Akad dāru a.a. ) |
|
dara |
~ İt tara tartıda brüt ağırlıktan çıkarılan kap payı ~ Ar ṭarḥa(t) طرح [#ṭrḥ faˁla(t) mr.] atılan şey, çıkartma, tarhiyat < Ar ṭaraḥa attı, çıkardı |
|
daraba |
~ Ar darrāba(t) درّابة [#drb] kepenk, ahşap paravan ≈ Ar darb درب kapı, özellikle kale kapısı veya dağ geçidi ≈ OFa darbāzag eşik, kapı, bâb ~ Akad tarbāṣu 1. ağıl, avlu, 2. kral sarayı (= Alm Hof) |
|
darağacı |
dar [ anon., Ferec ba'd eş-şidde, <1451] < Fa/OFa dār/dar دار 1. ağaç, 2. çarmıh, haç, idam ağacı ≈ Ave dāru- ağaç ≈ Sans dáru a.a. << HAvr *dóru- ağaç, özellikle meşe ağacı ≈ HAvr *drew- sağ, sağlam, doğru Not: Türkçe deyim "ağaç ağacı" anlamındadır. Aynı HAvr kökten EYun dóry/déndron, İng tree "ağaç". Bu maddeye gönderenler: darülfülfül (falafel), tarçın 15.11.2019 |
|
daral |
< TTü daral- |
|
darbe |
~ Ar ḍarba(t) ضربة [#ḍrb faˁla(t) mr.] vuruş, vurgu < Ar ḍaraba ضَرَبَ vurdu |
|
darbımesel |
~ Ar ḍarbu maṯal ضرب مثل hikâyenin son cümlesi, kıssadan hisse, özlü söz § Ar ḍarb ضرب vuruş, vurgu, şiirde beytin son ayağı + Ar maṯal مثل masal, kıssa |
|
darbuka |
≈ Ar darabukka دربكّ bir tür küçük davul (Mıs.) |
|
dareyn |
~ Ar dārayn دارين [dual.] iki evler, dünya ve ahiret < Ar dār دار [#dwr] ev, diyar +ayn |
|