dalak |
<< ETü talak 1. sevda, melankoli, 2. bir organ, dalak < ETü tal dalak +Ak ≈? ETü tal- 1. çarpılmak, 2. cinnet getirmek, aklını yitirmek (Kaynak: OTWF I.75.) |
|
dalalet |
~ Ar ḍalāla(t) ضلالة [#ḍll faˁāla(t) msd.] yoldan çıkma, azma, sapma, sapkınlık < Ar ḍalla ضَلَّ saptı, yanlış yola gitti |
|
dalaş|mak |
< OTü tala- ısırmak +Iş- |
|
dalga |
<< OTü talkaġ/talkan denizde çırpıntı, dalga < OTü *talka- çırpınmak, çalkalanmak +I(g) < ETü tal- çarpmak, çırpmak |
|
dalgıç |
< TTü dal- +(g)Iç |
|
dalkavuk |
[ Asım Ef., Burhan-ı Katı terc., 1797] <? TTü dal-/dala- çarpmak, çırpmak Not: Dal unsurunun anlamı muğlaktır. A. Vefik Paşa'ya göre 'Türkīde dal: çıplak, arī (...) dal fes: sarıksız (...) dal kılıç: kınsızdan kinaye.' Ancak bu anlamda dal sözcüğüne başka hiçbir yazılı kaynakta rastlanmaz. Sözcüğün anlamını kavuk sallamak "yağcılık yapmak" deyiminde aramak daha makul görünüyor. • Karş. dalkılıç ve dalyarak "kılıç sallayan". 24.09.2017 |
|
dallama |
≈ TTü dalyarak |
|
daltonizm |
~ Fr daltonisme / İng daltonism renk körlüğü < öz John Dalton İngiliz fizikçi (1766-1844) +ism° |
|
dalya1 |
~ İt taglio kesik, çentik < İt tagliare kesmek << OLat taliare çelik aşısı yapmak, kesmek |
|
dalya2 |
~ YLat dahlia bir süs çiçeği ☼ (İlk kullanım: 1791 Antonio Jose Cavanilles, İsp. botanikçi.) < öz Anders Dahl İsveçli botanikçi ve Linnaeus'un öğrencisi (1751-1789) |
|
dalyan1 |
~? Yun *ta aliána «balıkçılık yerleri» < Yun aliía αλιεία balıkçılık, balıkhane < Yun/EYun aliévō αλιεύω balık avlamak |
|