dala|mak |
<< OTü tala- (köpek) ısırmak, (ısırgan otu) yakmak |
|
dalak |
<< ETü talak 1. sevda, melankoli, 2. bir organ, dalak < ETü tal dalak +Ak ≈? ETü tal- 1. çarpılmak, 2. cinnet getirmek, aklını yitirmek (Kaynak: OTWF I.75.) |
|
dalalet |
~ Ar ḍalāla(t) ضلالة [#ḍll faˁāla(t) msd.] yoldan çıkma, azma, sapma, sapkınlık < Ar ḍalla ضَلَّ saptı, yanlış yola gitti |
|
dalaş|mak |
< OTü tala- ısırmak +Iş- |
|
dalga |
<< OTü talkaġ/talkan denizde çırpıntı, dalga < OTü *talka- çırpınmak, çalkalanmak +I(g) < ETü tal- çarpmak, çırpmak |
|
dalgıç | ||
dalkavuk |
<? TTü dal-/dala- çarpmak, çırpmak |
|
dallama |
≈ TTü dalyarak |
|
daltonizm |
~ Fr daltonisme / İng daltonism renk körlüğü < öz John Dalton İngiliz fizikçi (1766-1844) +ism° |
|
dalya1 |
~ İt taglio kesik, çentik < İt tagliare kesmek << OLat taliare çelik aşısı yapmak, kesmek |
|
dalya2 |
~ YLat dahlia bir süs çiçeği ☼ (İlk kullanım: 1791 Antonio Jose Cavanilles, İsp. botanikçi.) < öz Anders Dahl İsveçli botanikçi ve Linnaeus'un öğrencisi (1751-1789) |
|