dakika |
~ Ar daḳīḳa(t) دقيقة [#dḳḳ faˁīlā(t) sf. fem.] 1. partikül, incelik, ayrıntı, nüans, 2. derecenin altmışta biri ~ Ar daḳḳa دقّ inceltti, küçülttü |
|
daksil |
< marka Daksil < TTü daktilo silgisi [abb.] |
|
daktilo |
~ Fr dactylo [abb.] < Fr dactylographe parmakla yazma aygıtı § EYun dáktylos δάκτυλος parmak + EYun graphḗ γραφή yazı |
|
dal |
<< ETü tāl ağaç dalı |
|
dal|mak |
<< ETü tal- 1. çarpılmak, (bir şeye) çarpmak, 2. hastalanmak, özellikle sara veya akıl hastalığına tutulmak, sevdalanmak |
|
dala|mak | ||
dalak |
<< ETü talak 1. sevda, melankoli, 2. bir organ, dalak < ETü tal dalak +Ak ≈? ETü tal- 1. çarpılmak, 2. cinnet getirmek, aklını yitirmek (Kaynak: OTWF I.75.) |
|
dalalet |
~ Ar ḍalāla(t) ضلالة [#ḍll faˁāla(t) msd.] yoldan çıkma, azma, sapma, sapkınlık < Ar ḍalla ضَلَّ saptı, yanlış yola gitti |
|
dalaş|mak |
< OTü tala- ısırmak +Iş- |
|
dalga |
<< OTü talkaġ/talkan denizde çırpıntı, dalga < OTü *talka- çırpınmak, çalkalanmak +I(g) < ETü tal- çarpmak, çırpmak |
|
dalgıç |
< TTü dal- +(g)Iç |
|