daha |
<< TTü daχı keza, dahi |
|
dahi1 |
<< TTü daḳı/daχı keza, ve [bağlaç], daha [zarf] << ETü takı a.a. < ETü tak- eklemek +I(g) |
|
dahi2 |
~ Ar dāhi داهٍ [#dhy fāˁil fa.] kıvrak zekâlı, tedbirli, zeyrek < Ar dahā دها kıvrak zekâlı idi |
|
dahil1 |
~ Ar daχl دَخْل [#dχl faˁl msd.] 1. girme, giriş, 2. getiri, gelir, verim, 3. sövme, sözlü saldırı < Ar daχala دَخَلَ girdi |
|
dahil2 |
~ Ar dāχil داخل [#dχl fāˁil fa.] giren, duhul eden, içinde olan < Ar daχala دَخَلَ girdi |
|
daim | ||
daima |
~ Ar dāˀiman دائماً [zrf.] devamlı olarak < Ar dāˀim دائم [#dwm] devam eden +an |
|
dair |
~ Ar dāˀir دائر [#dwr fāˁil fa.] bir şey etrafında dönen, deveran eden < Ar dāra دار döndü |
|
daire |
~ Ar dāˀira(t) دائرة [#dwr fāˁila(t) fa. fem.] döngü, dönüş, çember, halka < Ar dāra دار döndü |
|
dakayık |
~ Ar daḳāˀiḳ [#dḳḳ faˁāˀil çoğ.] incelikler, nüanslar < Ar daḳīḳa(t) [t.] ayrıntı, nüans |
|
dakik |
~ Ar daḳīḳ دقيق [#dḳḳ faˁīl sf.] ince, hassas, narin < Ar daḳḳa دقّ ufaladı, inceltti |
|