bordür |
~ Fr bordure kenarlık, çerçeve < Fr border [den.] kenarlamak, yanına varmak, kenar veya sınır çizmek +(t)ura < Fr bord kenar ~ Ger *bordh- a.a. << HAvr *bʰerdʰ- kesmek |
|
bornoz |
~ Ar burnūs/burnus برنوس/برنس Mağrip'e özgü külahlı cübbe ≈ OLat birrus a.a. |
|
borsa |
~ İt borsa / Fr bourse menkul değer çarşısı < öz van der Burse 15. yy'da Felemenkli tüccar ailesi |
|
boru |
<< ETü *burġu boynuz şeklinde üfleme çalgısı < ETü bur- bükmek, helezoni şekil vermek +gU |
|
boson |
~ İng boson nükleer fizikte bir parçacık ☼ (İlk kullanım: 1947 Paul Dirac, İng. fizikçi.) < öz Satyendra Nath Bose Hintli matematikçi (1894-1974) |
|
bostan |
[ Edib Ahmed, Atebet-ül Hakayık, <1250?] ~ Fa būstān/būyistān بوستان/بويستان bahçe, özellikle çiçek bahçesi << OFa bōḏestān/bōyestān a.a. < OFa bōḏ/bōy koku Not: Ege ağızlarında "karpuz" anlamında kullanılır. Bostan patlıcanı deyimi bu kullanımdan türemiş olmalıdır. Benzer sözcükler: bostan güzeli, bostan patlıcanı 10.09.2020 |
|
boş |
<< ETü boş serbest, salık, kayıtsız |
|
boşa|mak |
≈ ETü boşu- salmak, çözmek, serbest bırakmak < ETü boş +U- |
|
bot1 |
~ Fr botte kalın ve kaba ayakkabı, postal |
|
bot2 |
~ İng boat tekne, gemi << Ger *boit- kano, sandal, tekne << HAvr *bʰoi̯d- < HAvr *bʰei̯d- yarmak |
|
botanik |
~ Fr botanique bitkilere ilişkin, bitki bilimi ~ EYun botanikē βοτανικός a.a. < EYun botánē βοτάνη ot, kendinden yetişen bitki +ik° |
|